Başlık girişimciler ve iş sahipleri şeklide olabilir ancak aslına bakarsanız bahsedeceğim 5 zihin tuzağı iş hayatımızda ve özel hayatımızda hep düştüğümüz, bizleri gelişmekten ve çözümlemekten alı koyan oldukça önemli engellerdir. Bu tuzakları gözlemlemek için 10 senedir çalıştığım 2000’den fazla profesyonel, 8000’den fazla öğrenci ve 200’den fazla profesyonel kurum yaptığım çalışmaları toparladım. Kısaca bu gözlemlerime dayanarak en sık gördüğüm ve en zarar verici 5 zihin uzağından bahsetmek istiyorum:
Ünvancılık:
“Kendini başkaları tarafından belirlenmiş standartlar ile tanımlama durumu”
Gert Jan Hofstede’nin Kültürler ve Organizasyonlar kitabında değindiği ünvana bağlı olma durumu özellikle Brezilya, Meksika, Arjantin ve Türkiye için geçerli bir durum. Genel müdür, birim şefi, CEO, koordinatör gibi iş ünvanları ile birlikte, diploma, sertifika, kalite belgesi ve katılım belgesi gibi belgelerde ünvancılık tanımına giriyor. Yanlış anlaşılmasın ünvanları almayalım, belgelerimiz olmasın demiyorum. Belgelerin ve ünvanların yaptığınız anlamlı işlerin doğal bir sonucu olması gerektiğini söylüyorum. Çalıştığı işten mutsuz olan ve istediği kazancı sağlamayan birçok kişi sadece müdürlük ünvanı olduğu için yıllarca aynı işte dirsek çürütebiliyor. Öğrenciler, mezunlar ve çalışanlar sadece işe girme veya daha fazla kazanma ihtimallerini arttırmak için sertifika ve belgelere içeriğine dikkat etmeden yönelebiliyorlar. Hatta sadece bu belgeleri almak için hiçbir içerik yapmadan para ile veren kurumlar bile ortaya çıkabiliyor. Ünvanlar ve belgeler bizlere dışardan tanımlanan olgulardır. Bunların çok olması artık bir şey ifade etmiyor. Önemli olan ne olursa olsun sevdiğiniz bir konuda yetkinlik ve yetenek sahibi olmanızdır. Bu şekilde elde ettiğiniz belge ve ünvanlar daha büyük anlam kazanacaktır.
Tespitçilik:
“Halihazırda varolan bir durumu ortaya çıkarma ve açıklama yapma durumu”
İşyerlerinde, maçlarda, dost sohbetlerinde Türkiye’de en çok karşılaştığım durumlardan bir tanesi tespitçilik oluyor. “Geçen seneye göre kış daha sert geçtiği için ekinlerimiz çıkmadı” doğru bir tespit olmasına rağmen devamında neler yapılabileceğine dair uygulamaları genellikle görmüyoruz. Bunu “Keşke şöyle olsaydı o zaman böyle olurdu” şeklinde kullanılan cümlelerde de görebiliriz. Cümle doğru ama sonucu işlevsiz olmaktadır. Tespit etmek güzel ama onunla birlikte öğrenip geliştirmedikçe ilerlememiz mümkün gözükmemektedir.
Düz Çizgicilik:
“Her şeyin doğrusal sebeplere bağlı olduğunu zannetme durumu”
“Çok çalışırsak kazanırız”, “Daha çok müşteri ile görüşürsen daha çok kazanırsın”, “Seven insan hediye alır”, “Her gün koşarsan kalp krizi geçirme riskin azalır”, “Matematiği yapamayan finans sektöründe çalışamaz" gibi türlüce gördüğümüz tümceler aslında düz çizgicilik için güzel birer örnektir. Hayatın işleyiş şekli düz bir çizgi olmamasına rağmen ona sanki öyleymiş gibi yaklaşmamız bizi çoğu zaman hayal kırıklığına uğratabiliyor. Yukarıda yazan cümlelerin yanlış veya doğru olduğunu iddaa etmiyorum. Ancak A ise B şeklinde kendimizi belirsizliklerden korumak için geliştirdiğimiz zihin sistematiğinin bize yarar yerine zarar verdiği görüşündeyim. Bunun yerine yaşadıklarımızı dikkatli bir şekilde gözlemleyerek, farkındalığımızı yüksek tutarak her şeyi sorgulayarak hareket etmek ve başarısız olduğumuz zaman da öğrenimlerimizi ve tecrübelerimizi geliştirmek için kullanmak daha faydalı olacaktır.
Kör Aşıkçılık:
“Bir ürüne/objeye/olguya veya kişiye gerçek dışı değer verme ve her türlü farklı gerçeğe kapalı olma durumu”
Girişimcilikte “ürününe âşık olma” diye tanımladığımız durum aslında tam olarak bu tanıma uymaktadır. Kendi bildiğimiz şeyleri onaylayan şeyleri seviyoruz tersini iddaa eden şeyleri ise dikkate almıyoruz. Sonra zaman değişiyor, şartlar değişiyor ve neden başarısız olduğumuzu düşünüyoruz. Sabit bir zihin yapısı yerine açık bir zihin yapısı ile kendimize, ürünümüze ya da duruma dışardan bakabilmeli ve geliştirilmesi gereken yönler varsa bunları tespit edip ilerlemeyi düşünmemiz daha faydalı olacaktır.
Konforculuk:
“Kendi alıştığı durum mutsuz edici olsada değiştir(e)meme durumu”
Kendi işinden yıllarca mutsuz olup, aldığı maaşı feda etmek istemeyen 10-15 yıldır aynı işte çalışmaya devam eden çok fazla arkadaşım var. Konfor alanı sıcaktır, rahattır ancak gerçek heyecan, sihir ve gelişme onun dışında gerçekleşir. Spor yaparken bile eğer kaslarınızı geliştirmek istiyorsanız hocanız size bir önceki hareketinize göre daha zor bir hareket verir. Çünkü aynı zorlukta olan hareket sizin kaslarınızın gelişmesine yardımcı olmaz. Aynı şekilde kariyer ve iş yaşamında da konfor alanımızdan çıkıp farklı ve daha zorlu meydan okumaları denememiz gerektiğini düşünüyorum.