Zeytin bir kültürün merkezi, hayatın devamı, “BARIŞ”ın sembolü olarak tarihten günümüze kadar gelmiş, hepimizin hayatına dokunmuş bir meyve. Zeytin’in tarihteki yolculuğuna bakarsak; Zeytin yetiştiriciliğinin doğuşu konusunda net bir bilgi bulunmamakla birlikte, yaklaşık 6.000 yıl önce Anadolu’da başladığı söylenebilir. Oleacea familyasının bir üyesi olan zeytinin (Olea Europaea L.) anavatanı, Güneydoğu Anadolu bölgesini de içine alan Yukarı Mezopotamya ve Güney Ön Asya’dır. Anadolu’da özellikle Çukurova’da zeytin yetiştiriciliği yapıldığı Hitit metinlerinde yer alır. Zeytinin ilk ıslahı ise Samiler tarafından yapıldığı rivayet edilir. Tarihi gelişimi sürecinde efsanelere konu olan zeytinin, eski uygarlıkların yazıtlarında, mitlerinde yer aldığı görülür. Kuran-ı Kerim’de birçok ayette söz edilen zeytin, (Nur Suresi, El Mümin Suresi) eski Ahit’te ve diğer kutsal kitaplarda da yer almaktadır.
Zeytinin sembol olarak en önemli özelliği nedir diye baktığımızda; servet, şöhret ve “BARIŞ”ın sembolü olduğunu görmekteyiz. Beyaz bir güvercinin, Nuh Peygamber’in gemisine tufan sonrası canlılık belirtisi olarak, ağzında zeytin dalı ile dönmesi nedeniyle tarih boyu barışın sembolü kabul edilmekte. Diyeceksiniz ki nedir bu zeytin aşkı?
Besin kaynağı olarak zeytin önemli, önemli olmasına da bizim bahsimiz başka… Ocak ayı itibariyle Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye sınırında güvenliği sağlamak için memleketim Hassa’dan Zeytin Dalı Harekatı başlattı. Bu harekatta sektörümüzü ilgilendiren en önemli veri, kullanılan malzeme ve teçhizattaki %75 yerlilik oranı. Hepimizin arzusu yüzde 100 yerli olsun ama bu oran şimdilik memnun edicidir.
Yıllardır dergimizin sayfalarında yerlilik ve millilik konusuna vurgu yapan yazılar yazıyoruz, bazı arkadaşlarımız ise bundan dolayı bizi eleştiriyordu. Değişen dünya düzeninde varlığımızın devam etmesini istiyorsak temel ürünleri kedimizin üretiyor olması elzem. Kritik yazılımların da yerli olması kaçınılmaz oluyor. Burada en önemli sorumluluk yine alım süreçlerindeki tutumları ile kamu kurumlarımıza düşüyor. Teşvik modelimizin reorganizasyonu ve modelinin değişimi kaçınılmaz.
Hani her daim hayıflandığımız konulardan birisi de kaçırdığımız devrimler. İnternetin hayatımıza ve ekonomiye girmesiyle birlikte bir bilgi devrimi yaşıyoruz. Bu dönüşümde kendimize ne kadar yer bulabildik tartışılır. İşte FATİH Projesi’nde başardıklarımız ve başaramadıklarımız herkesin malumu. Peki önümüzdeki sayısal devrimi yakalayabilecek miyiz? işte soru bu. Yani sayısallaşmayı içselleştirebilecek miyiz? Ülke olarak sayısal dönüşümün eşiğindeyiz. Tabi bu dönüşüm, kavramsal olarak sayısallaşmanın ötesinde bir gelişimi ifade etmeli. Ekonomi dediğimizde, üretimin ve sanayide çarkların dönmesi olarak algılamamız lazım.
Bu dönüşüm sürecinde sanayi ve ticaret odalarımızda bir istek, ilgi ve heyecan olduğunu görüyoruz. Malum bunun avantaj ve dezavantajları söz konusu. Anadolu’daki sanayicide farkındalık yüksek. Anadolu’daki sanayicinin bu dönüşümü nasıl gerçekleştireceği konusunda yeterli bir bilgi birikimine sahip olamaması dikkat çekiyor. ICT sektörünün dinamosu olan operatörlerimize ve TOBB’a burada çok ciddi sorumluluk düşüyor. Özellikle Anadolu’daki sanayicimizi bilgilendirmek ve bilinçlendirmek adına bir dizi faaliyetler ifa etmesi kaçınılmaz. Sanayicinin göremediği, eksik gibi gözüken, Türkiye’de bu sayısal dönüşümü sağlayacak yeterince firmanın var olması. Buradaki yerliliğin önemi ise değerin ve verinin yurt içinde kalacak olmasıdır. TOBB öncülüğünde yerli firmalarla yapılacak dönüşümler hem kendimizi geliştirecek hem de öğrenme süreçlerinin yanı sıra özgüvenimizi yerine getirecektir.
Gaziantep’te 8-9 Mart 2018 tarihinde Gaziantep Üniversitesi ile birlikte SAYISAL DÖNÜŞÜM ana teması ile Anadolu Bilişim Buluşmaları-2 etkinliğimizi gerçekleştiriyoruz. Sayısal çözümler, sayısal kentler gibi birçok konunun ele alınacağı etkinliğin şehre, üniversiteye ve esas olarak oradaki sanayi ve üretim ekonomisine katkı sağlamasını bekliyoruz. İlgi duyan sektör temsilcilerimizi aramızda görmekten mutlu olacağız.
Bu sayıda; İki önemli röportajı birden okuma fırsatı bulabileceksiniz. Avrupa Konseyi bünyesinde oluşturulan Yapay Zekâ ve İnsan Hakları Uzmanlar Grubu’na Türkiye adına seçilen RTÜK Üyesi Taha Yücel ile yapay zekâ ve bu konuda AB Konseyi’nde yürütülen çalışmaları konuştuk. Türkiye’nin en hızlı büyüyen veri merkezi işletmecilerinden Radore’nin Genel Müdürü Sadi Abalı ise veri merkezlerinin durumunu ve hedeflerini anlattı.
Yapay zekâ teknolojilerindeki gelişmeler ve bu gelişmelerin insan yaşamını nasıl şekillendireceğini ve bu konudaki tartışmaları ele aldığımız Ayın Konusu’nda ise sektörün deneyimli isimlerinin konuya yaklaşımlarını bulabileceksiniz.