BİLGİYE SAHİP OLMAK…

İnsanoğlu var olduğu günden bu yana kendisini geliştiriyor. İlk çağlardan bu yana taş devri, cilalı taş devri, tekerleğini icadı vs. derken sürekli bir ilerleme… O günün insanları acaba bu zamanı hayal edebiliyorlar mıydı? Tarih boyunca hep bilgiye sahip olan uluslar diğer uluslar üzerinde daha etkin oluyor. Türk tarihinde de durum böyle… Ne zaman ki bilgiyi üretmiş ve buna sahip çıkmışız diğer topluluklar üzerinde etkili olmuşuz. Ama zaman değişiyor, süreçler farklılaşıyor, devletlerin ve toplumların iş yapma modelleri değişiyor. Hayatta ve ayakta kalmak istiyorsak biz de çağın gereklerini uygun hareket etmek zorundayız.

Bu yazıya başlamadan önce emin olmak için BİLGİ nedir? diye sözlüğü açıp bir bakayım dedim ve şu sonuçları buldum; insan aklının alabileceği gerçek, olgu ve ilkelerin tümüne verilen ad. Bir konu ya da iş hakkında öğrenilen ya da öğretilen şeyler. İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf. Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler. Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam. Hepsini doğru kabul ediyoruz. Ancak bizim tüm bunları üretiyor olmamız gerekiyor ki sahip olalım…

Şimdi aklınıza şu soru gelebilir, bu yazıya neden ihtiyaç duyuldu? Artık devletler bilgiyi sadece az sayıda birilerinin üretmesini ve vatandaşların ona muhtaç olmasını veya sadece devlet olarak kendisi üretip kendisinde kalmasını istemiyor, model bu değil. Artık müteşebbisler ihtiyaç olan bilgiyi, ürünü özel teşebbüs üretsin, benim dışımda yurtiçi ve yurtdışına satabilsin, ülkeye katma değer sağlasın. Genel felsefe ve yaklaşım sanıyorum bu diyebiliriz.

Peki biz de durum nedir, dediğimizde TÜBİSAD’ın Ocak 2019’da hazırlamış olduğu bir raporda bunun aksi yönde bir uygulama yapıldığını görüyoruz. “İçişleri Bakanlığı Tarafından Yürütülen E-Belediye Projesi’nin SEKTÖRE ve FİRMALARA ETKİSİ” başlıklı raporda İçişleri Bakanlığının akıllı şehirler ve e-belediye ile ilgili tüm süreçleri güvenlik nedeni ile kendisinin yapacağı ve dışarıdaki yerli firmalarla çalışmayacağını deklare ettiğini görüyoruz. Peki bu raporun sonucunda varılan kanaat nedir diye baktığımızda; “E-Belediye” projesi, 2018 yılında 7099 sayılı kanunla yürürlüğe girmiş ve 2019 yılında tamamlanması öngörülmüş. Bu kanunun yasalaşması ile birlikte sektörde faaliyet gösteren onlarca firma zor durumda kalmış ve iş yapamaz hale gelmiş. Raporun sonucunda varılan kanaat budur. Her şey ayan beyan ortada, ne diyelim, söylenecek çok söz olsa da İçişleri Bakanlığımızın bir bildiği vardır deyip sonuçlarını görmek istiyoruz..!

Gelelim son dönemde iyice gündeme gelmeye başlayan 5G konusuna… Dünyada ve Türkiye de eş zamanlı olarak 5G yarışı devam ediyor. Kim önce kullanmaya başlayacak, kim önce ihale edecek derken Almanya Federal Ağ İdaresi, 5G lisans ihalesinin tamamlandığını açıkladı. Federal Ağ İdaresi’nin açıklamasına göre 52 gün süren ihale tamamlandı. İhale bedeli toplamda 6,5 milyar avroyu geçti. 41 frekansla bağlantılı 497 açık artırma turu yapıldı. Deutsche Telekom 2 milyar 170 milyon avro, Vodafone 1 milyar 879 milyon avro, Telefonica Deutschland'ın 1 milyar 424 milyon avro ve Drillisch Network da 1 milyar 70 milyon avro teklif ile ihaleyi kazandıklarını görüyoruz. Almanya’nın bu ihaleyle endüstri ve üretimde veri aktarım hızını arttırma, iletimde gecikme sürelerini sıfıra yakın bir seviyeye düşürme ve iletişim altyapısında düşük maliyeti hedeflediklerini anlıyoruz. Bütün bunlar Almanya için önemli gelişmeler.

Peki biz de durum nedir derseniz? bu soruya net bir cevap vermek zor. 5G konusunda geliştirilen patent, altyapıya dair ürün sayılarına dair bir envanterimiz var mı bilmiyoruz. Ancak kamu kurumlarının, özellikle BTK ve Ulaştırma Altyapı Bakanlığı’nın ciddi gayretleri olduğunu, “5G’nin sadece 5G olmadığı herşey olduğu” yönündeki açıklamalarından ciddi çalışmaları olduğunu düşünüyoruz. Sanıyorum firmalarımızı motive etmeye çalışıyorlar. 5G konusunda HAVELSAN, ULAK HABERLEŞME, ARGELA, TELENITY ilk akla gelen firmalar arasında. Yerli ve Milli özellikleriyle dikkati çeken bu firmalarımızın başarılı olacaklarına şahsen benim inancım tam. Ancak biz medya mensuplarının inanması yetmiyor. Bir bütün olarak uygulayıcıların da yani operatörler, sektörün önde gelen firmaları, kamu bürokrasisi ve insanımızın da inanması ve güvenmesi gerekiyor.

Bir konuya daha değinmeden geçemeyeceğim. Malumunuz geçen ay Ramazan’dı. Ramazan ayında iftar programları düzenlenir. Bu Ramazan’da da birçok iftar programı oldu ve bunlardan birisi de Microsoft’un Ankara’da vermiş olduğu iftardı. Programı ilginç kılan ise hocanın Microsoft için yapmış olduğu iftar duası idi. Katılanlar hatırlayacaktır. Ne diyelim bizde böyle hocalar olduğu sürece böyle güzel dualar yapılır…

Bu sayıda; imzalanmasının üzerinden bir yıl geçen Sabit Elektronik Haberleşme Altyapı Ortak Kullanımı ve İş birliği Protokolü”nü masaya yatırdık. Telekomünikasyon sektöründe ortak fiber altyapıyı ve söz konusu protokolde gelinen noktayı sektör temsilcileri dergimize değerlendirdi. Bu sayıda MOBASDER Başkanı Cemil Azun ile mobil iletişim aksesuarları sektörünün sorunlarını ve geleceğe dair planlarını konuştuk. Ayrıca Türkiye’nin Silikon Vadisi olma iddiasıyla Gebze Muallimköy’de kurulan Bilişim Vadisini ziyaret ettik. Türkiye’nin gücüne güç katacakprojede gelinen noktayı Genel Müdür Ahmet Serdar İbrahimcioğlu’dan dinledik. Keyifle okumanız dileğiyle…