5G GERÇEĞİ

Her zaman yatırım için temel hedef basittir, yatırımın geri dönüşü yatırımın kendisinden daha büyük olmalıdır. Buna karşın 5G’de durum biraz farklı olacak, 5G geri dönüşü olmayan ve sadece yatırım tehlikesi bulunan bir efsane gibi.

5G şebekesine yatırım yapmak öyle kolay olmayacak, gerçekten de 5G şebekesinin tam olarak ne olduğu da belli değil. Hatta 5G kurulumlarının başladığı şu aralar bile, farklı operatörler tamamen farklı stratejileri benimsemektedirler. Burada şunu ifade etmek doğru olabilir aşırı abartılmış 5G, mevcut mobil şebekelere göre minimum düzeyde bir iyileştirme sağlayacak gibi duruyor.

Abartılmış 5G’den maksat şöyle; 4G’den 100 kat daha fazla veri hızına sahip olacağız ve ultra düşük seviyede gecikme ile harika yeni hizmetler verilecek.

Sorun şu ki 5G radyo sistemi 4G’den çok az farklıdır. Gerçekte, iki sistem o kadar birbirine yakındır ki, bazı frekans bantlarında 4G/5G birlikte çalışma modu olması önerilmektedir. 5G’de kullanılan “yeni radyo” terimi kesinlikle onun ne olmadığını tanımlamaktadır. Bu yeni radyo sistemi 4G ile birçok aynı prensibi, aynı modülasyonu ve kodlamayı kullanmakta olup, sadece bantgenişliği ve slot boyutu açısından daha fazla esnekliğe sahiptir. Bu nedenle, çok daha fazla kapasite sağlamak için çok daha fazla hücre sahasına ihtiyaç duyulmaktadır.

5G, veri hızı ve bant genişliğinde önemli artış sağlasa da daha sınırlı bir alanda daha fazla iletişim altyapısı gerektirecektir. Daha yüksek frekanslar çok daha keskin yönlü radyo dalgalarını ortaya çıkarır, buna pratik uygulamada hüzme oluşturma adı verilir. Buradaki zorluk, 5G antenlerinin, daha fazla kullanıcı ve veriyle başa çıkabilmesine rağmen, yalnızca daha kısa mesafelerde kapsama sağlayabilmesidir.

5G’nin temel stratejisi, şehirlerde ve binalarda yüksek frekans bantları kullanan on binlerce küçük hücreye sahip olmaktır. Ancak böyle bir şebeke 5G’nin taahhütlerini sağlayabilir, fakat maliyet astronomik olacaktır. Küçük sahalar hala pahalıdır ve baz istasyonu kurulacak yer, montaj, fiber altyapı bağlantısı ve sahaların çalıştırılması şebekenin maliyetini kolayca iki katına çıkarabilir. İşte gerçek 5G’nin vizyonu buydu fakat halen bu hiçbir yerde uygulanmıyor.

ABD’nin önemli bir araştırma şirketi olan Heavy Reading’e göre Mobil Operatör 5G sermaye giderleri harcaması toplam olarak küresel bazda 2023’te 88 milyar dolara (78.4 milyar avro) ulaşacaktır. Bu sermaye giderleri mobil operatörler için 5G şebeke oluşturumunda büyük sıkıntı ve zorluklar yaratacaktır.

4G’den 5G’ye Minimum Yükseltme

5G’ye minimum yükseltme yeni sahalar gerçekleştirimi olmayan fakat mevcut sahalara 5G kurulumu olarak tamamen farklı bir yaklaşımı ifade eder. Bu dramatik olarak maliyeti azaltır, ancak böyle bir sistemden elde edilen sonuçlar mevcut şebekelerin kapasitesinin belki 3-5 katı kadar olacaktır. Bu yaklaşımla ilgili bazı sorunlar da bulunmaktadır, çünkü 5G için tahsis edilen frekanslar 4G’den daha yüksektir, ancak kapsama alanları ise daha düşüktür.

Kendi 5G şebekelerini kurup servise veren mobil operatörlerin daha yüksek spektrum bantları için daha fazla ücret ve bedel ödemeleri gerekecektir. Aralık 2018 itibariyle ABD’de 28 GHz spektrum fiyatı 690 Milyon $’a ulaşmıştır. Dolayısıyla 5G için tanımlanan daha yüksek veri hızları için operatörlerin hala ek spektrumlara ihtiyaçları vardır.

Bu durum, hüzmeler oluşturabilen kitlesel antenler kullanılarak ve kapsaması genişletilerek belli ölçüde iyileştirilebilir. Fakat bunlar büyük, ağır ve pahalıdırlar ve tüm hücresel sahalara yerleştirilemezler. Önerilen çözüm henüz tam olarak denenmemiştir ve yoğun kentsel ortamlarda istenilen şekilde çalışmayabilir de ayrıca.

Bu şekildeki kapsama alanı genişlemesi şehirler için iyi olabilir, fakat kırsal alan için aynı şeyleri söylemek zor, 5G'nin 4G'nin kapsama alanıyla uyuşması pek olası değildir ve uygulama yalnızca kentsel alanlarda sınırlı kalabilir.

Daha da kötüsü, böyle hücrelerde bina içi penetrasyon, kullanılan yüksek frekanslardan dolayı 4G'den daha zayıf olma eğilimindedir, bu nedenle 5G birçok bina içinde iyi çalışmayacaktır. Bu, mobil trafiğin büyük çoğunluğunun bina içindeki cihazlarda sonlanması nedeniyle çok büyük bir kusurdur. Buna rağmen minimum yükseltme (iyileştirme) yöntemi bir çok operatör tarafından kullanılan bir 5G çözümüdür.

Minimum yükseltme pek çok operatör için yönetilebilir bir yatırımdır. Çok yıllı bir süre boyunca sahaların belki de %20'sine 5G eklemek, tipik yıllık capex bütçesi dahilinde yapılabilir. Sorun, birçok ülkede 1 milyar doları aşan radyo spektrum maliyetidir.

Örneğin, Almanya’da yeni spektrum dört operatör arasında dağıtılarak 7.3 Milyar $’a satıldı. Sonuç olarak, minimum yükseltme bile, yatırımcıları rahatlatmak için kule tipi direkli sahalarını satmak isteyen Vodafone gibi operatörlere bile finansal olarak sorun oluyor.

Minimum yüksetme kesinlikle orijinal 5G vizyonu değildir. Bu şehir ve kentsel alanlarda sadece idareten (derme çatma) bir çözümdür, ancak yeni bir mobil teknoloji nesil değiştiricisi değildir.

Oysa 5G'nin orijinal savunucuları, 5G ile sanal ve artırılmış gerçeklik, düşük gecikmeli gigabit bağlantısına ihtiyaç duyan otonom araçlar, vücut kameraları, her yerde nesnelerin interneti ve hayal edemeyeceğimiz birçok yeni hizmetin yaygın şekilde kullanılacağını belirtmiştiler.

Gerçekten de 4G’ye geçişte bu şekilde müşterilerin dolduruluşa getirilmesinin pek işe yaramadığı görülmüştü. Daha kritik olarak, az sayıda tüketici 5G'den az bir fayda görecek. Halen tüketicilerin daha yüksek hızlara ihtiyacı yok, 4G zaten ihtiyaçlar için fazlasıyla yeterli. Birçok kişi 5G’ye geçişten çok 4G’nin kapsamasının iyileştirilmesini tercih edecektir. Bazı operatörler halihazırda 5G’yi 4G ile aynı fiyatlarda teklif ediyorlar ve beklenti de herkesin aynısını izleyeceği yönünde.

Bir diğer önemli konu ise, herhangi veri-güdümlü teknoloji benzeri olarak 5G sistemlerinin de hem standart hem de gelişmiş siber güvenlik tehditleriyle mücadele etmesi gerekecektir. 5G, şebekeler arasında güvenliği sağlamak için dizayn edilmiş bir sistem olan “Kimlik Doğrulama ve Anahtar Anlaşması” (AKA: 3G şebekelerinde kullanılan bir güvenlik protokolüdür) kapsamında olmasına rağmen, şu anda kendi telefonlarını kullanan yakındaki kişileri izlemek hatta canlı telefon çağrılarını gizlice dinlemek mümkündür. Şimdi olduğu gibi, müşteriler için dijital bir güvenlik şebekesi sağlamak taşıyıcılar ve şebeke konsorsiyumlarının sorumluluğunda olacaktır.

Sonuç olarak, 5G destekçileri çözüm gerektiren sorunların etrafından dolaşıyorlar. İlk başta, bunlar otonom araçların 5G'ye ihtiyacı olabileceğini düşünüyorlardı, ancak (mevcut olduğu zaman ondan faydalanacak olan) otonom araçların herhangi bir bağlantıya ihtiyacı yoktur. Hiçbir otomobil üreticisi şu ana kadar 5G'nin planları için kritik öneme sahip olduğunu söylemedi ve çok azı kısa sürede otonom otomobillerin yaygın şekilde kullanılmasını ummakta.

Ya Sanal Gerçeklik (VR) ve Nesnelerin İnterneti? Destekçiler sonrasında sanal gerçekliği vurguladı, fakat bu oldukça küçük bir pazardır ve bu tür sanal gerçeklik gözlükleri hücresel el telefon satışlarının %1’den bile daha azdır. Bunun dramatik bir şekilde büyümesi muhtemel değildir, zaten şu anda kim bir VR gözlükle sokakta dolaşmak ister?

Başka bir iddia da, sanayinin belki de fabrikalarını kablosuz olarak otomatikleştirmek için 5G'ye ihtiyaç duyacağı fikridir. Ancak tipik bir AB ülkesinde tahminen 600’den az üretici vardır ve bu sayı gelir akışı açısından en iyi ihtimalle bir operatörün kazancına %0,1’lik bir ek sağlayabilir. En kötüsü, bu üreticilerin operatörlere gerek kalmadan kendi çözümlerini kendileri üretmeleri imkânı da mevcuttur.

5G taraftarlarının diğer konuştukları bir konu ise geniş-ölçekli “nesnelerin interneti” bağlantısıdır. Fakat bu hizmet zaten 4G’de mevcuttur ve bu pazarın yavaş büyüdüğü ve hücresel gelirlerin düşük olduğu günümüzde anlaşılmış durumdadır. Bunu değerlendirecek olursak, 2010 yılında, Ericsson’a göre 2020 yılında bağlı cihazların sayısının 50 milyar olacağı tahmin edilmişti. Halbuki bu yılın sonuna doğru tahmini bağlı cihaz sayısının 5 milyar olduğu belirtilmektedir. Cisco şimdi 2020 yılı tahmininin, büyük bir çoğunluğunun Wi-Fi, Bluetooth veya diğer kısa menzilli protokol ile bağlı ev veya ofisler ile 8 milyara yakın olmasını bekliyor.

Hücresel olarak bağlı IoT pazarı, en azından önümüzdeki on yıl için, muhtemelen cep telefonları pazarından daha az olacaktır. Ve IoT cihazları bir el cihazı trafiğinin sadece %0.01 kadarını iletme eğilimindedir ve bu nedenle mevcut şebekelere kolayca adapte edilebilecektir.

Gerçeklikle yüzleştiklerinde 5G destekçileri “siz kurun onlar gelecekler” görüşüne sığınmaktalar. Fakat şimdilik tam bir 5G şebekesi yerine sadece minimum seviyede kurulumlar gerçekleştiriliyor. Bu biçimdeki bir yapı, yaygın bir şekilde kapsanması gereken radikal yeni uygulamaları desteklemeyecektir.

Şüphesiz ki her ne kadar söylemsel olarak gerçeklerle pek bağdaşmasa da mobil sektörde, tek sayılı nesillerin zarar eden olduğuna ve çift sayılı olanların ise kârlı olduğuna dair bir inanç bulunmakta. 2G 1G’deki güvenlik ve kapasite sorunlarını düzeltti ve büyük bir başarı elde etti. 3G, doğru bir şekilde anlamadığı bir veri dünyasına adım attı. Ve 4G, 3G ile ilgili bu problemleri çözdü ve başarılı oldu. 5G, bilinmeyene başka bir adım atıyor gibi görünüyor. Ancak teknolojik bir balona benzeyen 3G'nin aksine, 5G ekonomik olarak tam kemer sıkma çağında bulunuyor.

5G gibi hayatımızı değiştireceği ifade edilen bir teknolojinin pazara sürülmesi kolay olmayacaktır ve bu yeni bağlantı çağına girerken şimdiden yukarıda belirtilen birçok zorluklar çoktan ortaya çıkmaya başlamıştır. Her şeye rağmen 5G, akıllı araçların kullanılması, bir sonraki nesil akıllı şehir ve evlere ve daha fazlasına erişim vb konularda bir basamak teşkil edeceği varsayımı bizler için bir nebze teselli olacaktır.