BİR VİRÜSÜN ETTİKLERİ…

İçinde bulunduğumuz salgına bakınca tarihteki salgınlara dönüp bakmak istedim. Tarih boyunca insanoğlu lokal, bölgesel ve dünya geneline yayılan salgınla mücadele etmiş. Bu mücadele esnasında ciddi kayıplar vermiş. Dünya geneli salgınlar bir şeyi değiştirmiş, o da tarih. Genel itibari ile hastalıklar tarihin akışını değiştirmiş.

Salgın Çin’den Avrupa ve Amerika’ya sıçramasıyla birlikte doğal olarak bir girdap gibi bizi de içine çekti. Peki neyi veya neleri konuşuyoruz? Korona virüs küresel bir salgın haline gelmesiyle birlikte herkesin aynı kelimeleri sarf ettiğini görüyoruz: Salgın sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Evet muhtemelen hayatımızda, çalışma düzenlerimizde ve de belki yaşam biçimimizde kökten değişimler yaşanacak. Bu değişimlerin izlerini şimdiden görüyoruz. Örneğin dijitalleşme konusu... Artık hepimiz çevirim içi olarak uzaktan bağlanma ve çalışma konusuna hızla adapte olduk. Biz ötelerken dijital hayat yaşantımızın merkezine yerleşti bile... Bun- dan sonra internette güvenlik ve özgürlükleri konuşuyor olacağız.

Salgından önce biz basın mensuplarının e-postalarına sanıyorum bu kadar çok siber güvenlikle ilgili bülten düşmemiştir. Yerli ya- bancı, lokal global şirketler haklı olarak toplumu bilgilendirme gayretinde. Peki o zaman internet ne kadar özgür bir alan? Bu soruyu hepimizin kendisine sorması ve cevabına göre tedbir alması kaçınılmaz. Bireysel mi tedbirler almamız gerekiyor, yoksa operatör mi, devletler mi almalı. Özgürlük alanları nereye kadar... O nedenle hürriyet dediğimizde özgürlük ve güvenlik sınırları nerede başlar, nerede biter veya ne olmalıdır?

Bu salgın sonrasında bizi neler bekliyor olacak? Sadece gündelik hayatımızı mı değişecek. Devletlerin yaklaşımları, yapılanmaları nasıl bir sürece girecek? Muhtemelen devletler daha çok iç dinamiklerine dönecekler. Kendi kendilerine yeter bir teknolojik dönem başlayabilir. İhtiyaçlar doğrultusunda, dışa bağımlılığı azaltacak dengeler ve buna göre içeride alternatifleri oluşturmak isteyecekler. Yani yerlileşecekler. Yerlileşmek zorundalar/zorundayız. Global şirketler de gittikleri ülkelerde yerli gibi davranıp daha önce dayattıkları kurallardan uzaklaşmak ve bulundukları ülkenin kanunlarına göre davranmak zorunda kalacaklardır.

Bizim öteden beri savunduğumuz, devletin de bir politika olarak ortaya koyduğu yerli ve milli çözümler doğru hamlelerdi. Ancak uygulamada sorunlarımız vardı. Sanıyorum bundan sonra sorunlar biraz daha azalacak. Tabi burada yerli firmalarımız da bunu fırsat bilip gereksiz yere fiyatlarını şişirmekten uzak durmalı. Yoksa ayaklarına gelen fırsatı kendi elleriyle kaybedebilirler. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde kurulan Milli Teknoloji Genel Müdürlüğü doğru bir karardır. Ancak bu genel müdürlüğün görevini doğru ifa etmesi, strateji ve planlamaları doğru yapması, ötekileştirmeden ülkenin kaynaklarını kapsayıcı bir şekilde yönlendirmesi son derece önemli olacaktır. Sektörleri dinlemekten, onların eleştirilerini not etmekten kaçınmamalı. Ez cümle; biz daha önce “yerli ve milli” vurgusu yaptığımızda bizleri statükocu olarak nitelendi- renler, geldiğimiz noktada umarım haklılığımızı teslim ederler.

Salgın döneminde gündeme gelen bir konu var ki ilerleyen dönemde çok konuşacağımız: “3 Yılda 1 Milyon Yazılımcı Yetiştir- me Projesi”. Bunun bir hayal olmadığını görüyoruz. Ancak yeterli altyapı ve öğretici durumu planlandı mı? Üniversiteler ile gerekli koordinasyon yapıldı mı? Daha doğrusu bu projenin tüm süreçleri gerektiği gibi planlandı mı? Bunlar önemli sorular. Çünkü ülke olarak çok ciddi bir sorunumuz var. O da üniversitelerimizden mezun olan gençlerimizin yeterli kalifiyede mezun olup olmadıkları me- selesi. Şayet biz pandemi sonrasına hazırlanıyorsak kurgunun doğru yapılması kaçınılmaz. Sadece insan kaynağını ortaya çıkarmak yeterli olmayacaktır. Buna tüm ICT firmalarımızı da hazırlamamız gerekiyor. Ama biz yenide diyoruz ki... Niyet Hayır, Akıbet Hayır Olsun...

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını bütün ülkelerde çalışma şekillerini değiştirdi. Kamu kurum ve kuruluşları esnek çalışma sistemine geçerken, özel sektör firmalarının bir kısmı faaliyetlerini geçici olarak durdurdu, bir kısmı ise uzaktan çalışma yöntemini tercih etti. İşlerin uzaktan yönetildiği, eğitimin uzaktan verildiği, ticaretin online platformlara kaydığı bu yeni dönemde Sektörün İletişim Merkezi ICT MEDIA DERGİSİ olarak dijital platformlarda sektörün uzmanlarını buluşturacağız. Dünya ve Türkiye’deki gelişmeleri, yeni döneme dair sektörün beklenti, öngörü ve tekliflerini, uzman isimlerin değerlendirmeleri ile birlikte analizlerini günde- me taşıyacağız. Her hafta farklı konu ve konukları dijital mecrada sizlerle bir araya getireceğiz. Salgın sonrası teknolojinin yanı sıra dünyamız nasıl şekillenecek? Konuklarımızla birlikte bu sorunun cevaplarını arayacağımız; ICT MEDIA ONLİNE BULUŞMALARI serisini başlatıyoruz. Youtube kanalımız olan ICTMEDIAtv'de de sürprizlerimiz olacak. Sektör olarak elbirliği ile bu süreçten güçlenerek çıkacağımıza inanıyoruz.

Bu sayıda; salgınla birlikte gündemin ilk sırasına oturan “Sürdürülebilir ve Erişilebilir Uzaktan Çalışma ve Eğitim” konusunu ele aldık. Konuyla ilgili çalışma yapan firmaların değerlendirmelerine yer verdik. Ayrıca sektörün iki önemli derneğinin başkanıyla özel röportajlar yaptık. YASAD Başkanı Gönül Kamalı, yazılımı sanayicilerinin sorun ve beklentilerini dile getirirken, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği Başkanı Faruk İnaltekin ise korona virüs salgını ve teknoparklarda Covid-19’a karşı yürütülen çalışmaları anlattı.

Keyifle okumanız ve sağlıklı günlerde bir araya gelmek dileğiyle...