Her start-up kendi patikasını takip eder
Standart teknoloji aktarım sürecinde start-up’ların dikkat etmesi gereken bazı görevler bulunmaktadır. Bular sırası ile pazar fırsatlarını belirleme, bir iş planı geliştirme ve finansman peşinde koşma gibi çeşitli görevlerden sorumludurlar.
Network ve Danışmanlık
Start-up süreci boyunca, danışmanlık ya da mentörlük, başarılı bir işin temelini oluşturulmasında çok değerlidir. Her ne kadar ülkemizde girişimcilerimiz iş fikirlerine âşık olmaları sebebi ile danışmalık almaktan çekinirler. Oysaki mentör veya danışmanlıklar yol boyu girişimcilerin başına gelen/gelebilecek olan olumsuzlukların önünü almak adına fayda sağlayabilirler. Bu nedenle mentörlük hizmetini, işler rayından çıkınca değil, işleri rayında götürmek için işin başında edinmekte fayda olacaktır.
İş Geliştirme
Girişimciler, potansiyel pazarı, rekabet ve finansman ihtiyaçlarını anlayabilmek için düşünmeye değer bir iş planı geliştirmelidirler. Firmanın sürdürülebilir olması ve büyümesi için yeterli gelir ve teknolojiyi geliştirmenin yolu iyi bir iş planından geçmektedir. Ülkemizde iş planı gibi kavramları her ne kadar sadece devlet desteklerinden faydalanmak adına yapsak ta gerçekleştirilecek olan iş planı, yatırımcı görüşmelerinde ve finansman sağlamada da bizlere yardımcı olacaktır.
Bir start-up kurmaya karar verirken birkaç anahtar faktör göz önüne alınmalıdır:
Ø Teknoloji İnovasyonu, Fikri Mülkiyet: Gerçekleştirilecek teknolojiye ait geniş bir patent koruması mümkün mü? Arka planda başkalarına ait olan patentler var mı?
Ø Gelişme riski: Bu teknoloji ne zamandır var? Ürünü piyasaya sürmek için ne kadar zaman gerekiyor?
Ø Geliştirme maliyetleri ve yatırım getirisi: Yatırımcılar, istenen getiri oranlarını elde edebilirler mi?
Ø Ürün Stratejisi: Teknoloji birden fazla ürün gibi kendisi için fırsatlar yaratıyor mu?
Ø Pazar büyüklüğü veya potansiyel Pazar: Pazar yeterince büyük mü? Pazarda aktif oyuncular var mı? Pazarın sağlıklı bir büyüme eğilimi var mı?
Ø Finansal potansiyel: Ne kadar pazar payı elde edilebilir? Bu kadar çabaya değer mi?
İş planı yapmadan hatta herhangi bir işe girmeden önce yukarında yer alan soruların yanıtlarını belirlemek gerekmektedir. Eğer bu sorulardan herhangi bir tanesine ait bir cevap alamıyorsanız, iş fikrinizi tekrar düşünmenizde fayda olacaktır.
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de yatırımcılar, görüşmelerinde iş planının açık ve öz olmasına dikkat ederler. Ayrıca yatırımcılar, yüksek büyüme potansiyeline sahip yeni girişimcilere yatırım yapmakla ilgilenirler. Bu nedenle hazırlanacak olan iş planı, yatırımcıların bilmek istediği konuyu ele almalıdır.
Yatırımcı görüşmelerinde dikkat edilmesi gereken iş planı bileşenleri ise aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.
Ø Şirket ismi
Ø Misyon/Vizyon
Ø Mevcut pazar durumu: Piyasa ne kadar büyük? Kritik unsurları nedir, Sorunlar ve eksiklikler? Manzara nasıl değişiyor? Potansiyel rakipler? Konsolide edilmiş veya parçalanmış bir endüstri mi?
Ø Şirket Çözümleri: Hangi ürünler veya yöntemler geliştirilecek? Ürün geliştirme ne kadar sürer? Uygulamaları nelerdir? Şirketin benzersiz avantajları nelerdir ve bu avantajlar sürdürülebilir mi? Mevcut piyasa değişikliğinde şirketin ürünleri ve yöntemleri nasıl olacak?
Ø Patent görünümü
Ø Pazarlama ve satış stratejisi: Fiyatlandırma, Ürün, Yerleştirme. Nasıl olacak? Hedef pazar ürün hakkında bilgi sahibi mi? Hangi satış dağıtım kanalları kullanılacak?
Ø 5-10 yıllık stratejik / mali plan: (Mali projeksiyonlar, finansal projeksiyonları karşılamak için hangi kilit kilometre taşları gerekiyor? Ölçülecek ve takip edilecek temel ölçümler neler?
Ø Yönetim ekibi: Özgeçmiş / CV ve rolleri olan üyeler.
Ø Zaman çizelgesi ve kilit kilometre taşları ve Risk faktörleri ve hafifletici önlemler.
Herhangi bir yatırım görüşmesine girmeden önce bu bilgilerin tamamının edinilmesi gerekmektedir. Çünkü yatırımcı, sizler ile yapacakları görüşmeler sonrasında eğer yatırım yapmaya karar verirse bir riske giriyor olacaktır. Bu nedenle kendinizi riske girecek olan yatırımcı yerine koyarsanız, sizlerin de bu sorulara yapacağınız muhakkak bazı sorularınız olacaktır.
Girişimciliğe ilişkin olarak sanırım bir veya iki yazı daha yazacağım. Bu sayımızda Teknoloji Transfer Ofisleri ile ilgili bir araştırma yapar iken karşılaştığım bir dokümanda yer alan dikkat çekici bir analizi paylaşmak isterim.
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) tarafından yurtdışı ortaklarla yürütülen bir AB Projesi kapsamında yapılan araştırmaya göre Türkiye’deki TTO’lar için GZFT analiz sonuçları şöyle:
Türkiye’deki TTO’lar İçin GZFT Analizi
Güçlü Yönler
- TTO personeli öğrenmeye isteklidir, kolay motive olmaktadır ve bu yeni alanda çok şey öğrenmesi gerektiğinin farkındadır.
- TTO’lar işbirliği yapmaya açıklar. Hibe sağlayıcılarıyla ve diğer TTO’lar ile iyi ilişkileri vardır (gelirin% 57’si buradan geliyor).
- TTO’lar, teknoloji tabanlı yeni şirketlerce endüstriyle ilişkilerinde ve fonlara erişimde arayüz olarak tanınmaktadır.
- TTO’ların araştırmacı ve uzman havuzları oluşturma yetkinlikleri mevcuttur.
Zayıf Yönler
- İyi eğitimli ve deneyimli TTO personelinin eksikliği
- FH yönetimi ve ticarileştirme süreçlerinde yetersiz bilgi (pazarlama ve iş modeli ile ilgili sorunlar)
- Deneyimli mentorların olmaması
- Önemli konularda veritabanı eksikliği
- Mali kaynaklar esasen 1513 ve 1601 Program gelirine bağlıdır
- TTO yönetiminde akademik zihniyet ağır basmaktadır
- Yazılı politika ve stratejilerin eksikliği
- Araştırmacılarda ticarileştirme için motivasyon eksikliği
- Başarı öyküleri eksikliği
- Endüstri ile ilişki ve koordinasyon eksikliği
- Uluslararası ağlarla zayıf iş birliği, uluslararası trendleri takip edememek
- TTO’nun bölgesel kalkınma planlarında etkinliğinin olmaması
- Düşük TRL seviyeleri
- Melekler ve VC’ler ile yeterli ilişkilerin olmaması.
Önümüzdeki sayılarda bu analiz ile ilgili olarak, neden sonuç ilişkilerine dair birkaç değerlendirme yapmaya çalışacağım.