TÜRKİYE'DEKİ GİRİŞİMLERİN BAŞARISIZ OLMASININ 5 TEMEL SEBEBİ
Türkiye’de Erzurum’dan İzmir’e onlarca TTO ve kuluçka merkezi var. Hepsinde birbirinden değerli girişimciler, akademisyenler ve uzmanlar var. Devlet destekleri diğer ülkeler ortalamasının üzerinde seyrediyor. Girişimcilik toplum tarafından da oldukça olumlu karşılanıyor ve birçok girişimcilik eğitimi veriliyor. Ancak Türkiye’den çıkan ve global olan girişim sayısı ya çok az ya da bu tür başarılı girişimler başka ülkelerde oluyor. Özellikle teknoloji yaratma veya kullanma konusunda genellikle Türkiye diğer ülkelerin gerisinde kalabiliyor. Bunun birçok sebebi olabilir ben kendi gözlemlerime göre bunları size kısaca sıralamaya çalışacağım.
- Para odaklı düşünen girişimler: Türkiye’deki girişimcilerin ciddi yanlışlarından bir tanesi girişimi öncellikle para kazanma amacı ile kurmaları. Paranın bir amaç değil iyi yaptıkları şeylerin doğal bir sonucu olarak görmeleri gereğini bir kenara bırakan birçok girişimci ile karşılaştım. Yanlış anlaşılmasın girişimcilerin para kazanmasına karşı değilim sadece temel motivasyon aracının bu olmasının girişimlerin ilerlemesini engellediğini düşünüyorum
- Sabırlı ve düzenli çalışma sistematiğinin olmaması: Halk arasında “Türk gibi başla Alman gibi bitir” sözünü hepimiz duymuşuzdur. Aslında bu söz çok şey anlatıyor. Türk kültüründe çalışma genellikle koşturma ve ne gerekiyorsa onu hızlıca yapmak üzerine kurulu. Bir süreliğine kendimizi dışarı çekip düşünmemiz gerekiyor. Neyi daha iyi yapabiliriz? Pazar ne istiyor? Buna para vermeye hazır mı? Genelde bu tür soruları es geçip daha çok bir an önce girişimini şirket kurup pazara sunmak isteyen girişimciler genellikle başarısız oluyorlar
- Ödül ve yarışma girişimcileri: Ödüller ve yarışmalar girişimciler için çok değerli fırsatlar sunuyor. Onların daha çabuk kabul edilmesini ve yatırım almasını sağlıyor. Ekosistemi canlı tutuyor. Ancak eğer girişimciler ödülün vermiş olduğu güzel hislere çok kapılırlarsa girişimlerini geliştirmek yerine görünürlüklerini perçinlemek istiyorlar. Bunun vermiş olduğu güzel hisler girişimlerini doğru sınamalarını engelleyebiliyor.
- Takım olarak çalışamama: Kültür olarak takım oluştursak bile genellikle yük bir kişinin üzerine biniyor. Ekibin üyelerinin yeterlilikleri ve çalışma şartları doğru analiz edilmiyor bir heyecanla ilerleniyor ama bu heyecan girişimi sürdürülebilir kılmıyor. Herkesin bir eksiği vardır. Öncellikle takımlarda bunu kabul edip neyinin takıma katkı sağlayacağı iyi düşünülmelidir.
- Eğitim altyapısı yetersizliği: Türkiye’de çocuklara kodlama uygulamaları yapılıyor. Lise ve ortaokullarda girişimcilik özendiriliyor. Bu oldukça güzel buraya kadar bir sorun yok. Ancak bu tek başına yeterli olmuyor. Gençlere öncellikle mantık, matematik gibi temel bilimlerin uygulamalarda nasıl yer alacağı konusunda eğitilmesi gerekiyor. Yeni teknolojileri daha iyi anlamaları ve bunu problemleri çözmek için nasıl kullanacakları eksik gösteriliyor. Problem çözme, analitik düşünme ve neden sonuç ilişkilerini anlamak yerine çoktan seçmeli sorular ve soru çözüm teknikleri üzerinde duruluyor. Daha kötüsü bu durum “ama gençler önce sınavlarında başarılı olmalı” söylemi ile kendi kendine doğrulayan bir kehanete dönüyor. Bu kısır döngünün kırılması ülkemizin geleceği ve ekosistemin devamlılığı açısından büyük önem taşıyor.