ZAMAN YÖNETİMİ ve İNSAN
Spot: Düşüncelerimiz ve eylemlerimiz farklı olsa da 1 dakika hepimiz için eşit yaşanıyor. Aynı pandemi dönemini farklı koşullarda ama aynı sürede yaşadığımız gibi. Zaman konusunu zor da olsa içinde bulunduğumuz dönemden bağımsız değerlendirmeliyiz. Çünkü insanlık var olduğu sürece iyi ya da kötü dönemler hep yaşanmaya devam edecektir. O yüzden içinde bulunduğumuz her an zamanı oluştur ve hayatımızın yaşanmış bir parçasıdır.
2020 yılında hayatımıza giren COVİD-19 virüsü kaynaklı pandemi sebebiyle zorlu bir dönemden geçmekteyiz. Ülkemize yansımasının 2020 yılı Mart ayı itibariyle başladığını düşünecek olursak sağlık çalışanlarımızın özverili ve fedakâr çalışmaları sayesinde mümkün olduğu kadar az kayıpla bu süreci yaşamaktayız. Dünyayı etkisi altına alan salgının ne şekilde ve ne kadar daha devam edeceğini kestirememekle birlikte sağlığımızın ve zamanımızın ne kadar önemli olduğunu anlamış bulunuyoruz. Bu süreçte dışa dönük hayatlarımızı içselleştirerek kendi zamanımızın içinde ne kadar var olduğumuzu keşfetmeye devam ediyoruz.
Zaman; genellikle yeterli olmadığından şikâyetçi olduğumuz, hep tasarruf etmeye çalıştığımız, çoğunlukla da kaybettiğimiz bir kavramdır. İçinde bulunduğumuz döneme bakacak olursak yukarıda yer alan tanımdan sadece kaybettiğimiz kısmını yaşamaktayız. Koşturmacadan uzak, istisnai durumlar dışında yetiştiremediğimiz bir şeyin olmadığı bir zaman diliminin içindeyiz. Belki de bu dönemi atlattıktan sonra zaman, çoğumuz için farklı anlamlar ifade etmeye başlayacak. Önemli olduğunu düşündüğümüz birçok konunun aslında o kadar da önemli olmadığını anlayacağız ya da kendimize yeni önemli meseleler kazandıracağız. Söz konusu durumların tamamında bizim için ortak olan nokta şu ki; zaman hepimiz için eşit ilerlemektedir. Düşüncelerimiz ve eylemlerimiz farklı olsa da 1 dakika hepimiz için eşit yaşanıyor. Aynı pandemi dönemini farklı koşullarda ama aynı sürede yaşadığımız gibi. Zaman konusunu zor da olsa içinde bulunduğumuz dönemden bağımsız değerlendirmeliyiz. Çünkü insanlık var olduğu sürece iyi ya da kötü dönemler hep yaşanmaya devam edecektir. O yüzden içinde bulunduğumuz her an zamanı oluştur ve hayatımızın yaşanmış bir parçasıdır.
Zamanı etkin kullanmak için kendi hayatımıza uygun bir zaman yönetimi tasarlamak zorundayız. Bunun için de zamanı objektif (ölçülebilen) ve subjektif (ölçülemeyen) olarak iki kısımda ele almalıyız. Örnek vermek gerekirse objektif zamanı iş hayatımızda çalışmak zorunda olduğumuz saat dilimleri olarak, subjektif zamanı ise çalışma saatlerimiz dışında yer alan zamanımız olarak değerlendirebiliriz. Bu süreçte iş tanımımızda yer alan ve bize verilen işlerimizi ölçülen zaman içinde bitirme zorunluluğumuz vardır. İş gerekliliklerimizi ve sorumluluklarımızı tamamlayıp kendi zamanımıza döndüğümüzde ise günü nasıl geçirmek istediğimize sadece kendimiz karar veririz. Kendimize kalan sübjektif zamanımızı verimli bir şekilde planlayamazsak zamanın yetersiz olduğunu düşünüp yaşamaya devam ederiz. Elbette esnek çalışma saatlerimiz söz konusudur. Kimi kendi işinin patronuyken, kimi üretim alanında ciddi bir fiziksel emek sarf ederek yaşamını sürdürmektedir. Herkesin eşit imkânlarda olduğunu söylemek doğru değildir ama etkin bir zaman kullanımı yaptığımızda nasıl bir hayat yaşarsak yaşayalım bu farkı hissedeceğimizden şüphe duymamalıyız. Doğru planlamayı yapana kadar yorucu olan hayatımızı daha yorucu yaşama ihtimalimiz olmakla birlikte eksik parçayı deneyerek bulmamız kaçınılmazdır. Zaten hayat deneyerek öğrendiğimiz, yanılarak doğruya ulaştığımız tecrübelerimizden meydana gelmiyor mu? Kendi hayatımızın içinde bilmediğimiz çok az şey var, sadece bildiklerimizi uygularken yaşadığımız durumlarda olayları biraz yanlış yerden ele alıyoruz.
Yukarıdaki tabloda dünya üzerinde bir haftada ortalama olarak yapılan eylemlerin süresi yer almaktadır. Maddelerde yer alan rakamlar herkesin hayatı ve kişisel tercihleri sebebiyle değişiklik gösterebilmektedir. Ama hepimizin ortak zamanı son satırda yer alan bir haftanın 168 saat olduğu gerçeğidir. Bu 168 saati nasıl geçirmek istediğimiz tamamen bize bağlıdır. Gelir elde etmek ve hayatımızı sürdürmek için çalıştığımız iş saatlerine kendimiz karar veremeyebiliriz. Elbette işimize ayırdığımız mesai saatlerimizin öncesinde hazırlığımız ve yolculuk sürelerimiz değişmektedir. Fakat genel olarak rutin saatleri dikkate aldığımızda işimiz dışında kalan zamanımızın planlamasını verimli bir şekilde yapabiliriz. Örneğin uyku için tabloda 7 saat olarak ayrılan zamanımızı artırmak ya da eksiltmek bizim tercihimiz olabilir. Yaklaşık 30-40 saat arası olan aile, eğlence, eğitim, okuma, hobi kısaca boş zaman olarak değerlendirdiğimiz zamanın kararını biz veriyoruz. Neye ne kadar zaman ayırmanın bize keyif vereceğini doğru tespit edebiliriz. Her şey yazıldığı gibi olmayabilir, belki de bizim hayatımız bu ortalama saatlerin dışında geçiyor olabilir. Bunu değiştirmek elimizde değilse, kendi bakış açımızı değiştirebiliriz. Belki metroda kitap okurken imrendiğimiz insanlar bu formülü çok önceden bularak kendilerine bahane yaratmak yerine bilgi eklemeyi tercih etmişlerdir. Ya da biz metroda arkadaşımızla sohbet etmeyi tercih ederek kendimize keyifli bir an yaratıyoruzdur. Yemek için ayırdığımız zamanın geniş ve keyifli olmasını istiyorsak, diğer zamanlarımızdan kısarak yemek vaktimize ilave edebiliriz. Bize bağlı olan zamanlarımızı gözden geçirerek keyif aldığımız anların süresini artırabiliriz. İçinde bulunduğumuz anları yaşadıktan sonra pişmanlık duygusu hissediyorsak eğer, bunun yerine etkin ve verimli zaman geçirmeyi sağlayıp mutlu hissedecek olan da yine biz olabiliriz.
Zamanımızı etkin kullandığımızda;
ü İşte, evde ve eğlencede daha fazla şey başaracak,
ü Daha dengeli bir hayat yaşayacak,
ü Hayatımızdaki stresi azaltacak,
ü Daha enerjik olacak,
ü Daha disiplinli olacak,
ü Çabalarımızı üzerinde yoğunlaştıracağımız yeni odaklar bulacak,
ü İstediklerimizi başarmak için daha iyi motive olacak ve
ü Kendimize güvenimiz ve inancımız artacaktır.
En önemlisi de yapamam diye üzerini kapattığımız eylemlerimizden ziyade, yaparım diye hayal ettiğimiz farklı düşünceleri keşfedeceğiz.
Sayısal olarak eşit bir şekilde yaşadığımız zaman dilimini kendi isteklerimize göre ayarlayarak farklı kılmak mümkündür. Geçirmekte olduğumuz pandemi süreci sebebiyle özlem duyduğumuz anların farkına vararak, sağlıklı günler geldiğinde her anımızı mutlu kılmak için etkin bir zaman planlaması ile daha güzel günler yaşayacağımıza dair inancımızı hiçbir zaman kaybetmemeliyiz.