İnsanlık var olduğu günden bu yana özellikle sanayi devrimi ile birlikte hızlı bir teknolojik devinim gerçekleştiriyor. Sayısallaşma dediğimiz kavram ise daha Enigma süreci ile gündeme geldi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra iyice hızlandı. Bu hızlı devinim ile birlikte bir neden sonuç ilişkisi veya dikkatsizlik, çok kazanma hırsı dünyamızın geleceğini riske atan nur topu gibi bir sorunu; çevre kirliliğini kucağımıza bıraktı.
İnsanlık tarihinden giriş yaptık, o zaman bir konuyu da oradan ele alalım. Bir topluluk; millet ve devlet olarak bir arada yaşamaya başladığı günden bu yana insanlar kendi aralarındaki husumetleri gidermek için önce güvenilir kişilere, sonra kurumlara, sonra da yazılı kanunlara müracaat ettiğini biliyoruz. Buna da esasta ADALET diyoruz, GÜVEN diyoruz, HUKUK diyoruz. Devletlerin varlığı bu temelde yükseldiği vakit, o ülkenin vatandaşları için aidiyet sorunu aşılmış oluyor. Tabi her devletin de kendi yaşam kültürüne, değer yargılarına göre oluşturduğu bir iç hukuk ve bunun yanı sıra altına imza attığı evrensel hukuk kuralları söz konusu. Yaptığımız ve yapacağımız her işte hukuku, adaleti ve hakkaniyeti gözettiğimiz sürece bir sorun yok…
Sosyal medya mecralarının hayatımıza girmesi ile birlikte, bir sorunun daha tehlikeli hale gelmeye başladığını görüyoruz. Bu da teknoloji şirketlerinin kendi hukukunu yani kendi despotizmini uygulamaya başlamaları…
Bilinçli kullanıcılar bu mecraları etkileşim, fikir özgürlüğü ve bilgilendirme platformu şeklinde kullanıyor. Siyasetçilerde toplumu bilgilendirme, bilinçlendirme anlamında değerlendiriyor. Ana akım medya dediğimiz konvansiyonel medya, siyasilerin topluma ulaşma anlamında temel ihtiyacını karşılayan mecralardır. Bu mecralara alternatif gibi gözüken sosyal medya platformları; kendi hukuklarını kime ve neye göre uyguluyor? Hangi dünya görüşüne inanırsak inanalım, o ülkenin kanunlarına riayet ettiğimiz sürece bir sorun teşkil etmediğini düşünüyoruz. Geçen ay, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli, Twitter’dan Boğaziçi Rektörünü protesto eden öğrencilerin dikkatini çekmek için paylaştığı gönderiden dolayı erişiminin kısıtlandığını duyurmuştu. Akabinde İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun bu durumu eleştirmesine dönük paylaşımının da kısıtlandığını gördük. Şimdi bu kimin hukuku? Teknoloji şirketleri, acaba devletlerin hukukunun üzerinde mi ki kişilerin ifade özgürlüğünü kısıtlama hakkını kendilerinde görüyor?
Son çıkan sosyal medya platformlarına dönük yasada eksik olan bir durum söz konusu. O da geçenlerde Avustralya’da tartışmalara neden olan söz konusu mecralara içerik sağlayan medya kuruluşları ile ilgili. Biz yayıncılar bu platformlara içerik veriyoruz ama Türkiye’de içeriklerle ilgili bir telif ödemesi yapılmıyor. Bu konunun da yasa yapıcıların dikkatinden kaçmaması gerektiğine inanıyoruz.
Salgın sürecinde bilişim teknolojilerinin değeri ve önemini tekrar tekrar ifade etmeye gerek yok. Teknoloji yarışından kopmamamız için gelecek nesilleri bu sürece hazırlamamız son derece önemli. Bu nedenle BTK’nın yazılımcı yetiştirme gayreti yalnızca söz konusu kuruma yüklenemeyecek kadar mühim bir iş. Bilişimle ile ilgili üniversitelerimizden mezun olan çocuklarımızın gelişimine el birliği ile destek olunması gerekiyor. Tüm illerimizde Ticaret ve Sanayi Odaları var. Bu kuruluşların aidat toplama dışında ne ile uğraştıklarını gerçekten merak edenlerdiniz. Ne işe yararlar, bu gençler için bir eğitim bütçeleri var mı, sendikalarımız eğitim bütçelerini nasıl değerlendirmekteler? Artık ellerini taşın altına koymaları ve sorumluluk almalarının vakti gelmedi mi?
Siber güvenlik firmalarından Kaspersky "Sorumlu Dijital Ebeveynlik" kapsamında yaptığı çalışmanın Türkiye’deki sonuçlarını paylaştı. Bu çalışmaya göre, Türk ebeveynlerin %57'si siber zorbalığın çocuklarıyla ilgili en büyük endişe kaynağı olduğunu dile getiriyor. İnternetteki bu yaygın akım halihazırda çocuğun okuldaki performansı üzerinde olumsuz etki (%45), devam eden stres (%29), sosyal aktivitede azalma veya sosyal izolasyon (%28), depresyon (%26), özgüvende azalma (%26) veya uykusuzluk (%24) gibi sorunlara yol açabiliyor. Türkiye'deki çocukların %20'si siber zorbalıkla karşılaşıyor. Türkiye’deki ebeveynlerin %31'i çocuklarıyla internet etiğini tartışmazken, dörtte biri internetteki güvenlik kurallarını konuşmuyor. Peki sosyal medya mecraları bu durumda ne yapıyor?
Bu sayıda; Dijital Dönüşümün Anahtarı Akıllı Kaynak Planlama konusunu ele aldık. Başta ERP komitesi olmak üzere çok sayıda firma değerli görüşlerini bizimle paylaştı. Ayrıca Premier DC ve Sadece Hosting Yönetim Kurulu Danışmanı Sadi Abalı, Red Hat Türkiye Genel Müdürü Haluk Tekin, HangiKredi Pazarlama Direktörü Mustafa Oral ve encazip.com kurucusu Çağada Kırım ile yapılan özel röportajlar yer alıyor. Her zaman olduğu gibi sektörün nabzını tutan haberlerle birlikte yazarlarımızın değerli yorumlarıyla dolu dolu olan Mart sayımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyorum…