6G’NİN ÖTESİ

Dünyanın büyük bir kısmı 5G şebekelerinin yararlarını henüz daha tam olarak görmeden, telekomünikasyon sektöründe bir sonraki büyük şey için jeopolitik yarış ısınmaya başladı. 6G’yi ilk geliştirenler ve onunla ilgili ilk patentleri alacak olanlar, bazılarına göre bir sonraki sanayi devrimi denilen şeyin en büyük kazananları olacak. Halen teorik bir öneri olmasına rağmen, 6G ile ilgili mücadele gittikçe yoğunlaşmakta, ve özellikle ABD ve Çin arasında teknolojik rekabeti körükleyen bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.

Nokia Oyj’un bir araştırma dalı olan Bell Labs’da erişim ve cihazlar başkanı olan Peter Vetter, "bu çaba o kadar önemli ki, bir dereceye kadar bir silahlanma yarışı haline geldi, rekabette kalabilmek için konunun üzerinde çalışacak bir araştırmacı ordusu gerekiyor," diye beyanatta bulunmuştur.

Hepimizin bildiği gibi Trump yönetimi altında yıllarca süren sertlik politikası, Çinli teknoloji şirketlerini çok etkiledi, ancak bu, Çin’in 5G'de lider olarak ortaya çıkmasını maalesef engellemedi. Dünyanın en büyük 5G üreticisi olan - ABD'nin birçok girişimine rağmen- Huawei Technologies Co, çoğunlukla cazip fiyatlar sunarak küresel olarak rakip 5G ürün satıcılarının arasında en üst seviyede bulunmaktadır.

6G'nin geliştirilmesi, muhtemelen ABD'ye kablosuz teknolojide kaybettiği zemini yeniden kazanma fırsatı verebilir. Bu konuyla ilgili olarak, ABD'deki danışmanlık firması Frost & Sullivan'ın Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kıdemli Endüstri Direktörü Vikrant Gandhi, "5G'nin aksine, Kuzey Amerika bu kez kuşak liderliği fırsatının bu kadar kolay kaymasına izin vermeyecek," demiştir.

Bu ifadeler, bana göre 6G liderliği için rekabetin 5G’de olduğundan daha sert geçmesini muhtemel kılmaktadır.

Görünen o ki 6G teknolojisi hem Washington hem de Pekin'deki politikacıların kafasında önemli bir yer teşkil etmektedir. Örneğin daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi eski ABD Başkanı Donald Trump, 2019'un başlarında 6G'yi "mümkün olan en kısa sürede" istediğini ifade etmişti attığı tweet ile.

Gerek ABD’nin gerek Çin’in ve Avrupa’nın 6G konusunda hangi çalışmalar yaptıklarını daha önceki yazılarımda detaylı olarak anlatmıştım.

Yukarıda anlattıklarıma ek olarak 2019 yılından bu yana 6G ile ilgili söylenilenleri çok ilginç ve erken buluyorsanız buna başka bir ilavede bulunmak isterim, şu anda 7G teknolojisi ile ilgili spekülasyonlar daha şimdiden yapılmaya başlandı.

Ancak şu çok açık seçik bellidir ki henüz 7G ya da 8G’nin nelere yol açacağı hakkında pek bir bilgimiz yok. 7G kablosuz teknoloji elbette bir gün gelecek, ancak bunu 2040'larda görmeyi umuyoruz, daha önce değil. Diğer yanda 6G'deki araştırma ve geliştirme faaliyetleri ilerlerken, 6G'nin neleri içereceği ve neleri içermeyeceği konusunda belirli bir fikir edinmeye başladık gibi duruyor. 6G, dünyamızı kökten değiştirecek olsa da, yine de sınırlamalar ve eksiklikler sergileyecektir. Bunun için 7G'ye ve hatta belki de 8G'ye ihtiyacımız olacak.

6G hakkında bildiklerimize ve gelecekte kablosuz nesillere bakışımızın nasıl değişebileceğine bağlı olarak 7G teknolojisinin neler içereceği hakkındaki bazı düşünceleri de öğrenmekte yarar buluyorum ben.

7G Teknolojisi Neleri Kapsayacak? 3 Tahmin

6G'nin ötesinde herhangi bir şey için gelecek o kadar uzak ki bu konuda yapabileceğimizin en iyisi sadece spekülasyon olacaktır. Her nesil kablosuz bağlantı bir önceki neslin üzerine inşa edilir ve geliştirilirken, 6G, yapacağını düşündüğümüz şeyi yerine getirmek için aslında tüm yeni teknolojiye ihtiyaç duyduğumuz ilk nesil olacak. Sonraki süreçte ise 7G için teknoloji geliştirilmeye başlanacak.

Şu anki 5G’nin sadece bir performans gelişimi olduğunu söyleyebiliriz. 6G ise teknolojik bir değişim olacak. 7G, muhtemelen tamamen kablosuz bağlantıyla ilgili bir paradigma değişikliği getirecektir. Peki 7G ile ilgili 3 tahminimiz nelerdir acaba?

1. Hız Paradigmasından Uzaklaşmak.

3G'nin ortaya çıkışından bu yana, her yeni nesil büyük ölçüde hız açısından değerlendirildi. 3G, telefonlarımızdaki ilkel bir internet bağlantısını destekleyecek kadar hızlı kablosuz bağlantı ile kapıları açtı. 4G ve 5G'nin her ikisi de bu eğilimi sürdürüyor, her biri daha gelişmiş yeteneklerin kilidini açmak için selefinin hızlarını da artırıyor.

Fakat, 6G ile kaynakların akıllı bir şekilde yeniden konfigüre edilebilmesini destekleyen yapay zekâ şebekeleriyle veri hızları daha da artacak, ancak nereye kadar, gerçekten daha fazla hıza ihtiyacımız var mı acaba?

Ayrıca, 7G ve 8G ile ilişkilendireceğimiz internet hızları, yalnızca deneysel formlarda olsa bile zaten mevcuttur.

ABD’de terahertz spektrumu şimdi kullanıma açıkken, 7G ve 8G için Ar-Ge zamanı geldiğinde böylece ultra yüksek hızlar normalize edilebilecek. Ancak daha sonraki nesillerde artık büyük bir olasılıkla internet hızı asıl konu olmaktan çıkacak ve diğer yeni imkanlar daha fazla önde olacak.

- Yapay zeka ve Nesnelerin İnterneti: Bunların her ikisi de 5G ve ötesinin belirleyici unsurları olarak ortaya konmuştur.

- Kapsama: 6G ile, çok geniş alanda, ya da denizaltı ve uzay gibi yeni ortamlarda kapsamalardan bahsetmeye başladık artık.

2. 6G'nin Yeteneklerini İyileştirmek

Her nesil kablosuz bağlantı bir öncekinin eksikliklerine odaklanmaktadır- gerçekte, bu sınırlamalar tam olarak gelecek nesil için araştırmanın başlamasının nedenidir. Bu ifade gerçekten de doğrudur. Daha şimdiden, ilk araştırma makaleleri 6G'nin potansiyel sınırlarını belirlemeye başladı bile.

Bu sınırlamaların bir çoğu etkin kaynak kullanımı ve altyapının etrafında odaklanmaktadır, fakat bunların tam olarak neleri içereceği henüz net değildir. 6G için öngörülen üst seviyede güvenilirliği, düşük enerji tüketimini ve kitlesel bağlantıyı ilk başta tam olarak gerçekleştiremeyebiliriz. Belki de 7G ve 8G kitlesel bağlantı ve yüksek seviyede güvenilirliği vurgularken bunun yerine 6G ana akım olarak yapay zeka kullanımını öne çıkarabilir.

3. Siber-Fiziksel Füzyon (*)

(*): (Siber füzyon; farklı kaynaklardan gelen verilerin birleştirilip, yapay zeka algoritmalarıyla analiz edildiği ve daha sonra makine öğrenmesi denilen mekanizmanın kullanıldığı yeni bir kavramdır)

6G ile ilgili bir çok yazıda, giyilebilir Wi-Fi ve insan vücuduna monte edilen mikro cihazlar hakkındaki fikirlere değinilmiş olsa da, teknoloji, 6G’den bir sonuç almak için hala çok erken ve yeni gözükmekte. Özellikle altyapı söz konusu olduğunda, 6G'yi gerçekleştirmek için gereken teknolojide hala muazzam bir eksiklikle karşı karşıyayız.

Nesnelerin İnterneti’nin olgunlaşması bu konuda bir zemin oluşturacaktır. Bazı araştırmalar halen üretim gibi belirli alanlarda siber-fiziksel füzyon’un sadece bir olasılık olmadığını, bir gereklilik olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, örneğin Japon NTT Docomo'nun 6G Teknik Raporu kapsamında tam bir siber-fiziksel füzyon için, yaklaşık on yıl içinde akıllı telefonlardan vücutlara takılacak çip implantlara bir sıçramadan bahsedilmektedir. Belki bu 6G’de gerçekleşmeyecektir.

Eğer bu ifade doğru ise, kablosuz bağlantının bu özel yönüne 7G teknolojisinin odaklandığını görmeyi bekleyebiliriz.

8G’de Geleceği Düşlemek: 3 Olasılık

Bazıları ileri teknolojinin kablosuz nesillerin daha hızlı gelmesini sağladığını ifade ederken, diğerleri ise hızlı değişimin kablosuz bağlantının sonraki nesillerinin önünde birinci engeli oluşturan altyapı için geçerli olduğunu savunmaktadırlar. Bu ifade doğru ise, o zaman biz 8G'nin 2050'lerin başlarında kullanıma sunulacağı tarihe bakıyoruz demektir.

Bu durum, 8G teknolojisi üzerine spekülasyon yapmayı biraz imkânsız hale getiriyorsa da, konuyla ilgili uzmanların bu hususta bazı tahminleri de yok değil.

1. G’lerin Sonu mu geliyor?

Şu anda, araştırmalar 5G'den sonraki tüm şebekeleri "5G'nin ötesi" veya kısaca sadece B5G (Beyond 5G) olarak ifade ediyor. Bu, sorunsuz bir şekilde birleştirilmiş sayısal ve fiziksel bir dünyaya doğru yarışırken artık nesilleri saymayı bırakabileceğimiz anlamına da gelebilir.

Eğer gerçekten durum buysa, o zaman 8G asla ismen varolmayabilir. Bunun yerine, onu tüm yetenekleri üzerinde toplayan başka bir isimle ifade etmemiz gerekebilecektir.

Bununla birlikte, 6G ile olgunlaşması beklenen bir eğilim olan, tamamen yetenekli akıllı cihazların ilk neslinin 5G’de olabileceği dikkate alındığında, 5G’nin ötesi teriminin kullanımı gayet mantıklı bir ifade olacaktır. Aynı zamanda bu belki de ilerde tamamen başka bir anlama da gelebilir.

2. Uzayda Mesajlaşma mı olacak?

Aslında, interneti uzaya genişletme fikri yeni bir kavram değil. 5G'nin piyasaya sürülmesi, uzay şirketleri tarafından bir yatırım dalgası başlattı. 6G ile bu imkanlar daha da artacaktır. 7G teknolojisinin gelişmesiyle, uzun mesafeli sinyal iletimi için büyük olasılıkla sağlam bir altyapıya sahip olacağız ve bu mesafe uzayı da kapsayacak.

Bununla birlikte, eğer 7G, 6G teknolojisini iyileştirmeye odaklanırsa, 7G teknolojisine tam olarak ulaşmak için kablosuz bağlantının 8. nesli gerekli olabilecektir. 8G teknolojisinin yalnızca 6G ile ortaya konan altyapıyı geliştirmesi gerekmeyecek, aynı zamanda belirlenen eksikliklere yanıt olarak 7G teknolojisinin sağladığı potansiyel çözümlerden de yararlanacaktır.

3. 4G Sonunda Kullanılmayacak mı?

Mart 2020 itibariyle, dünyanın yaklaşık yüzde 75'i 4G’yi kullanmakta - bu sayının 2025'e kadar yüzde 90'a çıkması bekleniyor. Benzer şekilde, teknoloji uzmanları büyük ölçüde 5G'nin 4G'nin yerini alacağına inanmıyorlar, tıpkı 4G'nin zamanla 3G'nin tümünün yerini almaması gibi.

Pek çok uzman gibi bende 6G’nin tümüyle 4G’yi ortadan kaldıracağına düşünmüyorum, bunun birkaç sebebini şu şekilde izah edebiliriz:

-4G’de çok daha düşük spektrum frekansları kullanılmakta, bu da onu günlük mesajlaşma ve internette gezinme için pratik ve uygun bir maliyette olmasını sağlıyor, şimdilik bu imkanların 6G’ce sağlanması pek olası gözükmüyor.

-6G, özellikle kendi kendini idame ettiren yapay olarak akıllı şebekeler dahil olmak üzere gelişmiş bağlantılara odaklı olarak ele alınmaktadır.

Spektrumun daha düşük bantlarında kablosuz bağlantı imkanı her zaman pratik kalacaktır. Ancak bunu değiştirebilecek önemli bir özellik, pek çok iletişim uzmanınca belirtildiği gibi ultra enerji verimli cihazların geliştirilmesi olacaktır.

Gerçekten günümüzde, zayıf ve kötü bağlantı veya Wi-Fi kullanımı gibi şeyler, 4G bağlantılı cihazlar için pil ömrünü kısaltıyor ve veri kullanımını da azaltıyor. Belki de 8G ile bu sorun tamamen çözülebilir ve süper hızlı cihazların spektrumun daha düşük frekans bantlarından yararlanmasına imkan sağlanır.

Böyle bir durumda, 4G’nin 5G’ye tamamen dönüşebileceğini ön-görebiliriz.

6G’nin Ötesi Nedir? 7G ve 8G Teknolojilerinin Keşfi

7G ve onun teknolojisi en az önümüzdeki 20 yıla uzanmaktadır. 6G'nin 2030'ların başlarında piyasaya sürülmesi planlandığından, şu anda teknolojinin tam olarak neyi gerektireceğini henüz anlamaya bile başlamadık. İlk araştırma makaleleri bize bazı ipuçları veriyor, ancak bunun için ihtiyaç duyduğumuz teknolojinin olgunlaşması yıllarca sürecek. 7G ve 8G'ye gelince, bu teknolojilerin neye benzeyeceklerini veya dünyamızı nasıl değiştirebileceklerini şimdilik sadece tahmin etmeye başlayabiliriz.

Gelecekte, veri hızı tek başına kablosuz yeni nesli tanımlamayacaktır. 6G’nin ötesinde nelerin olacağını tümüyle kavrayabilmek için altyapı, paradigmalar ve teknolojideki gelişmeleri görmemiz gerekecektir. Bizim de bütün dileğimiz ve temennimiz ülkemizde de artık bir an önce gerçek Ar-Ge çalışmalarına başlanması ve başkalarının bulduğu ve geliştirdiği teknolojileri değil 6G, 7G vs gibi yeni nesil kablosuz teknolojiler konusunda bu tür çalışmaların yapılmasıdır.