İYİ İNOVASYONUN EN DOĞRU DENGESİNİ NASIL BULABİLİRSİNİZ?

Sosyal ya da bir iş ilişkisinde her şeyi yapan siz olursanız, kendinizi kullanılmış hissedersiniz, her şeyi karşı taraf yaparsa bu durum sizde duygusal bir yük yaratır. Döviz ya da faiz çok yükseldiği zaman bazıları kazanır bazıları kaybeder, aynı şekilde ikisi de çok düştüğü zaman ticaret dengeleri bozulur. Sonuç olarak hiçbir süreç için %100 iyi olan bir durum yoktur, zamana göre değişen ve tarafın göreceli olarak memnun olduğu bir “doğru denge” noktası vardır. Bu doğru denge noktası inovasyon için de geçerlidir. Her şeyi ile mükemmel inovasyonu elde etmek mümkün değildir. Ancak inovasyonda beklenen sonuçları doğru şekilde anlarsak “doğru denge” noktasını bulmamız daha kolay olabilir.

İnovasyonda beklenen 4 temel nokta var:

  1. Arzulanma düzeyi (İnsan): Bir ürün ya da hizmetin kullanıcıları tarafından ne kadar istendiğidir.
  2. Sürdürülebilirlik (İş): İşiniz ya da ürününüzün iş modelinin büyümeye uygun olup olmadığı durumudur.
  3. Fizibilite (Teknoloji): Ürününüzü ya da işinizi hem teknolojik hem operasyonel olarak destekleyecek mekanizmaların var olup olmadığı durumudur.
  4. Dürüstlük ve Doğruluk (Etki): İşiniz ya da ürününüzün toplum için faydalı çıktılarının olup olmadığı durumudur.

İşte bu 4 temel noktanın ortak noktası inovasyonun doğru dengesi (sweet spot) oluyor. Bunların hepsini sağlamak mümkün mü?

Kendi tecrübeme dayanarak bunun pek mümkün gözükmediğini söyleyebilirim. Eninde sonunda ya müşterilerin yeterince sevmediği(arzulanma), ya işinizin için doğru iş modelini kuramadığınız (sürdürülebilirlik), ya sermayenizi yönetemediğiniz ya da bir kısıtlama ya da kötü kamuoyu görüntüsünden dolayı zor durumda kaldığınız olacaktır.

Buna basit bir örnek olarak pet şişedeki suları örnek verebiliriz.

Arzulanma açısından temel ihtiyaç olan su için bir sorun yok. Her zaman tüketildiği için iş modeli büyümeye uygun ve operasyonu bir kere kurduğunuzda sonrası gayet fizibiliteye uygun olabiliyor. Ancak plastik şişe çevreye zarar verdiği için bunu üreten işletmeler dürüstlük ve doğruluk faktörü için geliştirme yapması gerekiyor. Ancak bu şekilde inovasyonun doğru dengesine doğru hareket edebilirler.

Başka bir örnek daha verebiliriz.

Okul öncesi çocuklar için öğrenmelerini hızlandıracak bir mobil uygulama geliştirdiğimizi düşünelim. Özellikle aileler tarafından kullanılacağı çok açıktır(arzulanma). İş modeli olarak mobil uygulama olduğu için düşük maliyetle uygulamayı büyütmek kolay olabilir ancak çok hızlı rakip girişi olacağı için ölçekleme zorlanabilir (Sürdürülebilirlik). İyi birer yazılımcı ve iş geliştirici ile uygulamanın teknik alt yapısını ilerletmeniz kolay olacaktır (fizibilite), okul öncesi çocukların eğitimine katkı sağladığı ve ailelere artı zaman kazandırdığı için toplumsal faydasının iyi olduğu düşünülse de çocukları daha çok ekrana bağladığı için fiziksel öğrenmeye ve sosyal etkileşime zarar verebilir (dürüstlük ve doğruluk). Bu uygulamayı geliştiren bir girişimin iş modeli açısından rakiplerinden farklı özellikler yaratması ve çocukların fiziksel etkileşimi de kurabilmesi için gerçek hayata entegre olan çözümler üretmesi beklenir. Bu şekilde uygulamamız inovasyonun doğru dengesine hareket edebilir.

Son olarak şirketlere ve girişimcilere inovasyonun doğru dengesini bulabilmek için verebileceğim tavsiyelere gelelim:

  1. 4 kriterden hangi kritere öncelik vereceğinize karar verin. Hepsini mükemmel şekilde götürmeniz mümkün değildir. Kendi organizasyonunuzun yetkinliklerine göre bunu düşünmeniz gerekir.
  2. Yalın düşünün, yalın hareket edin. Genelde girişimciler için kullanılan yalın üretim felsefesini benimseyebilirsiniz. Her zaman bir kerede ürünün her eksiğini gidermek yerine sürekli gerçek kullanıcılar ile küçük testler yaparak geliştirme yapabilirsiniz.
  3. Her faktör için kendinize başarı ölçütü koyun. Arzulanabilirlik, sürdürülebilirlik, Fizibilite ve doğruluk için kendinize ölçülebilen kriterler koyabilirsiniz. Böylece hangi faktörde ne durumda olduğunuzu ve neyi geliştirmeniz gerektiğini daha iyi anlayabilirsiniz.
  4. Kriterlerinizi birbirine karıştırmaya ve mükemmeli bulmaya çalışmayın. Müşterilerinizin istediği bir ürünü, çevre için harika bir hale getirmeniz durumunda iş modeliniz zorlanabilir. Sonuçta sürdürülebilirlik için mutlaka müşteri kitlesinin arzuladığı ve operasyonların optimize edildiği bir işe ihtiyacınız var. Kriterlerinizin temel sınırlarını koyarak dengeyi sağlamaya çalışabilirsiniz.