Eğitim ve öğretim, insan hayatı için belirleyici bir dönemi temsil etmektedir. Gidilen okuldan, ilk parmak kaldırıldığında oturulan sıraya kadar birçok anı içeren, değeri çoğunlukla sonradan fark edilen ve asla bitmeyen bir süreci ifade etmektedir. Genel ortalamaya baktığımızda, resmi olarak 6 yaşında tanışılan, sonrasında insana ve koşullara göre değişiklik gösteren bir yaş içerisinde hayata atılmayla sonuçlanması umulan dönemleri içermektedir. İlk öğretmenimizle tanışmamız da bu vesileyle olmaktadır. Öğrendiklerimizin karşılığında bir değerlendirmeye tabi tutulacağımızı da ilk olarak okulda tecrübe etmişizdir. Tercihlerimiz doğrultusunda bulunmadığımız ilk yer de muhtemelen içinde yer aldığımız sınıflarımızdır. Bu sayede tahammül duygusuyla da tanışmış oluruz. Bazen en anlaşamadığımız insanla sıra arkadaşı olmak zorunda kalır sonra da çoğunlukla o istemediğimiz sıra arkadaşımızla ilk yakın arkadaşlığımızı kurarız. Bugün fark ediyoruz ki insanlara şans vermek bizim ön yargılarımızı değiştirebilir. Yaşımıza göre bulunduğumuz sınıf seviyeleri içinde kendi benliğimizi oturtmaya başlıyoruz. Eğitim ve öğretim hayatının hangi dönemi olursa olsun, kendimizden büyük ya da küçükler ile aynı ortamda nasıl uyumlaşabileceğimizi sorgulayıp duruyoruz. Elbette kendi yaşıtlarımız arasında da her şey yolunda gitmeyebilir. Belirli dönemler içerisinde hayatımızda bir sonraki okulu belirleyecek sınavlara hazırlanıyoruz. Derslerinde başarılı olanlar ileriye yönelik stratejik düşünüp ders çalışırken, ders çalışmaya ilgi duymayanlar çevresi tarafından kabul görmek için gereklilikleri standart olarak yerine getirmeye çalışıyor. Nitekim hemen herkes emeğine yakın sonuçla karşılaşıyor. Bu şekilde farkında olmadan birçok deneyim ile eğitim ve öğretim hayatımızı koyduğumuz hedef doğrultusunda tamamlıyoruz. Eğitim ve öğretimin birbirini desteklediği ve çoğunlukla verilmek istenenleri farklı yollardan öğrenen insanlar olarak okul hayatımızı en güzel yıllarımız olarak anlatıyoruz.
Yukarıda kısaca bahsettiğim eğitim ve öğretim herkes için farklı öğreti ve anlamlar ifade etmektedir. Fakat son iki yılımızı dikkate alacak olursak bahsettiğim hususların çoğundan mahrum kalındığını fark etmekteyiz. Öncelikle şartların buna elverişli olmadığı, sonrasında ise eğitim ve öğretimi dijital hale getirme noktasında yetersiz kalındığı bir gerçektir. Öğretim, bilgilerin verilmesi ve karşılığında duyulan ilgi ile birlikte ölçülebilmektedir. Yani karşılıklı bir süreci içermektedir. Eğitim ise öğretimi teşvik eden ayrıca onun en büyük belirleyicisidir. Çünkü eğitim çevresel faktörleri de içinde barındıran ve öğretimi destekleyen bir unsurdur. Öğrencinin çoğu zaman öğrenme aşamasına geçebilmesi için güdülenmesi gerekmektedir. Bu da her zaman konuşarak başarılamayan bir husustur. Öğretmenin fiziki varlığı çoğu zaman anlattığı bilgiden daha önemli olmaktadır. İletişimde bile sözcüklerden çok beden dilinin etkisi olduğunu düşünürsek, online ortamın sınırlılıkları olduğunu anlayabilmekteyiz. Öğrencilerin birbirinden öğrendiği birçok bilginin varlığını da göz önünde bulundurduğumuzda, sosyallik açısından da online ortam pek fayda sağlamamaktadır. Bu nedenle pandemi sonrasında okuldaki derslerden daha büyük bir sınav herkesi beklemektedir. İlköğretimden üniversite dönemine kadar hepsi için eksiklerle dolu bir zaman dilimi geride kalmış olacaktır. Bu süreci doğru analiz ederek, telafisinin yapılması gerekmektedir. Bilgiye erişim ya da okul hayatının sürdürülebilirliği sağlansa dahi örgün eğitim ve öğretimde yaşanan eksikliklerin hızlıca giderilmesi gerekmektedir.
Süreç içerisinde olumlu yönlerin de ortaya çıktığı tartışmasızdır. Her ne koşulda olursa olsun eğitim ve öğretimin devam etmesi başlı başına önemlidir. Konfor alanında dersleri takip etmek, birçok öğrenciye daha iyi gelmiş olabilir. Başarı oranı da yüksek olabilir. Fakat okul, eğitim ve öğretim ile birlikte insanları hayata da hazırlayan ve insan hayatının en önemli sürecini temsil eden dönemleri ifade etmektedir. Bu nedenle de okul, eğitim ve öğretimden fazlasını vadeden, bizleri hayata hazırlayan ve belirli kurallar içinde birlikte hareket etmemizi gerektiren, en sonunda kendimizi bulma yolculuğumuzun önemli bir adımıdır.