Walt Disney Firması, Çin Hükümeti ve şüphesiz Meta da dahil olmak üzere birçok büyük şirket ve kuruluş metaverse stratejileri geliştiriyor (Bu arada bir çoğumuzun bildiği gibi Netflix ve Amazon’a ilave olarak Disney+ sayısal platformu, 14 Haziran 2022 tarihinde Türkiye'de hizmete başladı). Aynı şekilde Asya-Pasifik telekomünikasyon topluluğunda, büyük mobil operatörleri bir dizi yeni nesil sayısal gerçeklik çabalarına ev sahipliği yapıyor. Ancak endüstri analistlerine göre metaverse’e doğru küresel telekomünikasyon şirketlerinin bir acelesi yok gibi duruyor, ve bu pek şaşırtıcı değil çünkü onların iyi bir nedeni var.
Genelde mesleğimle ilgili okuduğum makalelerde neredeyse her gün metaverse ile ilgili yeni bir gelişme ve çalışmanın haberi var. Bunlardan biri yukarıda bahsetmiş olduğum eğlence dünyasının en büyük şirketlerinden biri olan Walt Disney. Walt Disney de bir eğlence devi olarak sayısal alanda tümüyle yeni bir dünya yaratmak isteyen diğer büyük şirketlere katılarak metaverse stratejisi konusunda çalışmalara başlamış.
Bu tür bir girişim Disney gibi dev sayısal içerik üreticisi için bir anlam ifade etmektedir, ancak metaverse ile ilgili projelere personel, Ar-Ge fonları ve kaynak ayırma konusunda telekom şirketleri için güçlü bir kanıt ya da veri var mıdır acaba?
Geçen yıl Kasım ayında, Walt Disney’in CEO’su Bob Chapek; “Bizim sahip olduğumuz Disney metaverse’ünde sınırsız bir kullanım özgürlüğü imkânı tanınmakta olup, çok daha yakın bir şekilde fiziksel ve sayısal dünyaları birbirine bağlayarak metaverse yolculuğunda yeni bir sayfa açmayı planladıklarını duyurdu.” Bob ayrıca gelecek yüzyılda kendi şirketleri için sınırsız bir potansiyel olduğundan da bahsetmiş, bu konuşması sırasında.
Metaverse konsepti, büyük Asya-Pasifik pazarlarında zaten önemli bir ticari iş. Örneğin, Çin Küresel Televizyon Şebekesi’nin bu yıl başında verdiği habere göre, Çin Metaverse Endüstri Komitesinin üye sayısı, 17 yeni kurumsal üyenin ilavesi ile toplam 112'ye çıkmış. Çin Mobil İletişim Derneği'nin Metaverse Endüstri Komitesi, mobil iletişimdeki metaverse gelişmelerine yönelik ulusal sanayi politikasını ve stratejisini belirlemek üzere Ekim 2021'de kurulmuş. Derneğin önemli üyelerinden ikisi China Mobile ve China Unicom gibi Çin’in dev mobil operatörleri, bu durum telekomünikasyon şirketlerinin Çin'de metaverse konusunda harekete geçtiğini açıkca göstermekte.
Yine bu yılın başında Reuters Haber Ajansı, veri teknolojisi hizmeti şirketi Tianyancha'nın 1.000'den fazla Çinli şirketin metaverse ile ilgili yaklaşık 10.000 ticari marka için başvuruda bulunduğunu gösteren rakamlara ait bilgiler aktardı. Bunlara Çin’in sayısal platform devleri Alibaba ve Tencent dahilmiş.
Ve tabii ki Meta var, şirket hala Facebook olarak anılıyor olsa da bu durum muhtemelen uzun sürmeyecek. Ekim 2021'de ünlü bir dönüşüm geçiren şirket, AR ve VR ile ilgili donanım, yazılım ve içerik oluşturmakla görevli Reality Labs bölümünde 2021'de yaklaşık 10 milyar $ harcadığını açıkladı. Ve önümüzdeki birkaç yıl içinde bu alanda daha da fazla para harcamayı planlıyor.
Evet sevgili okurlar eğer Ar-Ge için böyle büyük harcamalar yaparsanız gelecekte bunun karşılığını da alırsınız. TÜİK verilerine göre bizim 2021 yılında merkezi bütçeden Ar-Ge için ayrılan pay ise toplamda sadece 2 milyar $, düşünün bir kere sadece tek bir şirket olan Facebook’un (Meta) metaverse için harcadığı Ar-Ge yatırımı yaklaşık 10 milyar $, yani Türkiye’nin Ar-Ge harcamasının tam 5 katı. Meta’nın 2021 yılı Ar-Ge harcaması toplam 24.65 milyar $’mış, Google’ın ise geçen yıl yani 2021 yılı toplam Ar-Ge harcaması da 31.56 milyar $ olarak verilmiş.
Özel sektör ve üniversitelerin haricinde 2021 yılı için ABD’de sadece Federal Hükümetin Ar-Ge için harcadığı miktar NCSES (Ulusal Bilim ve Mühendislik İstatistikleri Merkezi, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki on üç ana istatistik kurumundan biridir ve ABD'deki ve diğer ülkelerdeki bilim ve mühendislik girişiminin durumu hakkında nesnel veriler sağlamakla görevlidir) verilerine göre yaklaşık 180 milyar $’dır.
Evet yanlış duymadınız ICTMedia okurları, ABD’de birbirinden bağımsız tam 13 farklı konuda resmi istatistik kurumu mevcut. Bir kaç tanesinin ismini vereyim sizlere; Ekonomik Analiz Bürosu (BEA); Adalet İstatistikleri Bürosu (BJS); Ulaşım İstatistikleri Bürosu (BTS); Enerji Bilgi İdaresi (ÇED); Ulusal Tarım İstatistikleri Servisi (NASS); Ulusal Eğitim İstatistikleri Merkezi (NCES); Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi (NCHS); Ulusal Bilim ve Mühendislik İstatistikleri Merkezi (NCSES) vb.
Yukarıda sözünü etmiş olduğum NCSES’in 2020-2021 Mali Yıllarına ait Federal Hükümetin Ar-Ge Fonları için yayınlamış olduğu rapor tam 421 sayfa. O kadar çok detaylı bilgiler var ki bu raporda gerçekten insanın aklı almıyor. Tabii ki biz ülke olarak ABD ile kendimizi mukayese edecek konumda değiliz şüphesiz, ama kendi gücümüz ölçüsünde kaynaklarımızı doğru kullanmak yerine, geleceğimiz için hiçbir şekilde ülkemize faydası olmayacak yatırımlara para, zaman ve emek harcamak beni üzüyor. Eğer gerçekten mevcut kaynaklarımızı doğru kullanabilsek çok şeyler başarabileceğimizden hiç bir zaman şüphem yok.
Bu yılın Ocak Ayında, Meta'nın kurucusu ve CEO'su Mark Zuckerberg, Facebook sayfasında şirketin değerleri ve kültürel işletim sistemi hakkında bir güncelleme yapmış. Buna göre; hızla hareket etmek, “öndeki engelleri metodik olarak kaldırarak en yüksek öncelikli girişimlerimizin hızını artırmak”, gelecekte “fırsatların coğrafya ile sınırlı olmadığı, istediğimiz dağıtık çalışmanın (dağıtık-dağılmış çalışma, farklı fiziksel konum ve zamanlarda birden fazla kişi tarafından yapılan iş) geleceğini inşa etmek” hedefiyle yaşamak ve personeli “meta arkadaşları” (metamates) olarak adlandırılmak Meta'nın patronu tarafından teşvik edilen temel odak noktaları arasındaydı.
İster sosyal medya, ister medya/eğlence ve hatta merkezi/bölgesel hükümet tarafından olsun, metaverse’ün gelişimine yatırım yapan bu kadar çok şirket varken, mobil operatörler için soru şu: onlara katılmalılar mı?
Metaverse’e ilk giren telekom şirketleri
Şu andaki görünüşe göre Asya-Pasifik bölgesi, telekom oyuncularının metaverse ile ilgili faaliyetlerinin merkezi konumunda. Güney Koreli operatör SK Telecom, böyle bir kavramı hayata geçirmenin öncüleri arasında yer aldı. SK Telecom Ifland sayısal platformunu Temmuz 2021'de başlattı ve şu anda 1 milyondan fazla aylık aktif kullanıcıya sahip.
Güney Kore’de ayrıca SKT’nin ana yerel rakibi KT Corp. (Kore Telekom) da aktif olarak metaverse dünyasında araştırmalara başladığını duyurmuş. Bu etkinlik, Haziran 2021'de karma gerçeklik içerik şirketi Dilussion, video teknolojisi sağlayıcısı WYSIWYG Studios ve The Korean VR AR Industry Association dahil olmak üzere dokuz diğer katılımcıyla birlikte bir "Metaverse One Team" kurmayı içermektedir. Bu yılın başında, KT’nin yapay zekâ (AI), metaverse, NFT (Non-Fungible Tokens: Başka bir eşi daha bulunmayan sayısal varlıklar) ve diğerleriyle ilgili 23 proje geliştirmek için Shinhan Bank ile bir ortaklık kurduğu haberleri yayınlanmış.
Bu arada Ocak Ayında, NTT DOCOMO Japonya'da gerçek dünyada bulunan kullanıcıların hareketlerini ve ifadelerini yansıtarak bir 3D sanal alanda avatarlar geliştirerek "metaverse özelliklerini" tanıtmış.
Bu çalışmalara zaman ve para yatırmaya istekli olanlar sadece Asyalı operatörler değil. ABD’li operatör AT&T, Ekim 2021'de AT&T Station adlı kendi “sanal gerçeklik dünyasını” başlattı. AT&T bu platformu, bir oyun ve yaşam tarzı organizasyonu olan 100 Thieves Şirketi ile ortaklaşa “oyun, giyim ve kültürü kapsayan çığır açan bir deneyim” olarak nitelendirdi. AT&T ayrıca Şubat Ayında 2022 NBA All-Star oyununu da bu kapsam içinde kullanıma sunmuş.
Dünya çapındaki operatörler metaverse kulübüne katılacak mı? Ve eğer öyleyse, bunu yapmak akıllıca mı?
SK Telekom’un erken başarısına ve küresel olarak diğer operatörlerin çabalarına rağmen bu, telekomünikasyon şirketleri tarafından geçerli bir durumdan ziyade istisna olarak görülüyor, belki de bunun bir nedeni olabilir: bazı endüstri analistleri, metaverse’de telekomünikasyon fırsatları konusunda şüpheci.
Strategy Analytic Şirketinde Servis Sağlayıcı Grup Direktörü Phil Kendall, batılı medya devlerinden ve hiper ölçekleyicilerden daha az etkilenen Güney Kore pazarının kendisine has özelliğe sahip olduğunu ve bu nedenle SKT ve rakiplerinin ortalama bir Avrupalı operatörün ölçek oluşturmakta zorlanacağı alanlarda daha güçlü işler kurabildiklerini, örneğin, Avrupalı operatörlerin genellikle 5G hizmetlerini sergilemek amacıyla çekici içerik oluşturmak için medya şirketlerine yöneldiğini, halbuki Güney Kore'deki operatörlerin ise bunu kendileri yapmanın daha karlı yollarını bulduklarını belirtiyor. "Aynı şey, IoT [Nesnelerin İnterneti] pazarındaki hizmet geliştirme için de geçerlidir, Güney Kore’nin operatörleri çok daha aktif bir yenilik rolüne sahiptirler ve değer zincirinin daha büyük bir bölümünde etkinlik gösterebilirler" diye devam etmiştir, Phil Kendall.
Analistlere göre, Çin ve Japonya bu konuda Güney Kore'ye benzer pazarlara sahip.
Kendall, “Bu üç pazarda mobil operatörler daha geniş tüketici markası olarak kendi markalarını başarılı bir şekilde konumlandırmışlardır. Bu pazarlardaki operatörler, anlık mesajlaşmadan e-ticarete ve mobil finansal hizmetlerden müzik ve video akışına ve IoT uygulamalarına kadar bir dizi 'bitişik' alanda başarılı oldular,” dedi.
Ve ABD operatörlerinin daha fazla ölçeğe sahip olduğunu kaydederek, ancak onların zorluğu, büyük OTT (over-the-top) ve hiper-ölçekleyici (*) markaları için kendi tanıdık sahalarında faaliyet göstermeleridir. "Verizon ve AT&T'nin medya varlıklarını satın alması, onların operatör ölçekli işletme olduklarını göstermez" demiştir, Kendall.
Kendall, çoğu operatörün bağımsız olarak veya ortaklaşa kendi metaverse'lerini oluşturmaya çalışmak yerine AR, VR, metaverse cihazları ve platformları geliştiren oyuncularla iş birliği yapacağına inanıyor, "Aynı şekilde, profillerini yükseltmek için Netflix, Disney+, Google Stadia, Apple Arcade ile ortak oluyorlar,” diye belirtti.
Bu stratejinin kısmen hedef segmentlerin ihtiyaçlarını karşılayan paketler oluşturmak ve şebeke trafiğini yönlendirmek için hizmetler sunmakla ilgili olduğunu ve böylece müşterilerin daha hızlı şebekelere ve daha geniş, daha pahalı veri planlarına geçmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
Bence birçok operatörün başı, içerik sağlayıcı olmaya veya 'OTT' hizmetleriyle başa-baş rekabet etmeye çalışırken yandı. Sosyal ağ kurmada varlık göstermiyorlar ve mesajlaşmayı SMS'in ötesine taşıma konusunda pek kayda değer bir başarı da elde edemediler," RCS (Zengin Haberleşme Servisleri) konusu operatör iş birliğinin her zaman başarıyı garanti etmediğine dair harika bir örnek, diye açıklıyor Kendall.
Telekom endüstrisi için standartlaştırılmış bir meta veri tabanı yaklaşımının olmaması, dikkate alınması gereken başka bir noktadır. “LG Uplus, Qualcomm Technologies, Bell Canada, KDDI, China Telecom, Mobile Business Group Chunghwa Telecom, Orange, and Verizon gibi bazı operatörlerden oluşan Global XR Content Telco Alliance'da, (Küresel XR İçerik Telco İttifakı) özellikle içerik paylaşımı veya üretim uzmanlığı gibi alanlarda iş birliği yapıyorlar, ancak bu, evrensel bir platform oluşturmak yerine, içeriği çeşitli XR [genişletilmiş gerçeklik] platformlarına bağlamak sureti ile pazarı güçlendirmekle ilgili” diyor Kendall.
ABI Research Baş Analisti Michael Inouye, mobil operatörlerin metaverse pazarındaki büyük teknoloji oyuncularına karşı rekabet etmesinin zor olacağını belirtti. Örneğin SK Telecom, Ifland metaverse platformu için 1 milyon aylık kullanıcı sayısını çoktan aşmış olsa da, bu rakam, sosyal medya platformu için yaklaşık 3,8 milyar aylık kullanıcı sayısına sahip Facebook gibi büyük isimlerin çok gerisinde kalıyor. Diğer bir sorun ise içerik hizmetlerinin uzun ömürlü olmasıdır. Inouye bu konuda, telekom operatörlerinin genelde servislere adapte olarak çalıştıklarını bir süre bu servisleri desteklediklerini, ancak eğer bu servisler beklentileri karşılamaz ya da hedefleri yakalayamaz ise operatörün bu servisten vaz geçtiğini ancak bu yaklaşımın metaverse modeline uygun olmadığını ifade etmiştir.
Inouye, insanların hala kullandığı ve desteklediği sosyal ağlarla karşılaştırıldığında müşteri güvenindeki temel farklardan birinin "hizmetin uzun vadede desteklenip desteklenmeyeceğine gerçekten bağlı olduğunu" söylemiştir. Inouye, operatörlerin 3D özellikli bir sayısal hizmet deneyimi sunması ve ardından bunu bırakmasının müşteri deneyimi ve sosyal yönler açısından çok riskli olacağını savunmakta.
İnsanlar vazgeçilen bir video hizmetini kabul edebilirken, ilgilerini çeken bir sosyal platformda durum farklıdır. Inouye, operatörlerin sürükleyici bir sayısal hizmet deneyimi sunması ve ardından bunu bırakmasının müşteri deneyimi ve sosyal yönler açısından çok riskli olacağını ifade etmektedir.
Inouye, yatırım odaklarının çoğunlukla başka yerlerde olması gerektiğinden dolayı, telekomünikasyon şirketlerinin Facebook gibi şirketler ölçeğine ulaşabileceğine inanmıyor. Iouye’göre Metaverse’nin, şebekelerinde ek trafik oluşturarak gecikme ve yüksek bant genişliği ölçümlerine odaklanan 5G bağlantı hizmetlerini pazarlamalarını sağlayarak telekomünikasyon şirketlerine fayda sağlaması daha yüksek olasılığa sahip.
Inouye ayrıca, operatörlerin metaverse’de verilerinin reklamcılık (ve dolayısıyla para kazanma) amacıyla kullanılma şekline ilişkin tüketici güvenini sağlama konusunda da bir zorluğun altını çizmekte.
Sonuçta hepimizin bildiği gibi, gizlilik ve güvenlik konusu da Facebook gibi büyük teknoloji oyuncuları için devam eden bir sorundur ve bunun gerçek dünyada ve metaverse dünyasında nasıl olacağını gelecekte hep birlikte keşfedeceğiz.
(*): Kuruluşlar için bir altyapıya erişim sunarak geniş ölçekte bulut, şebeke iletişimi ve internet hizmetleri sağlayan Google, Microsoft, Facebook vs gibi şirketlere hiper-ölçekleyiciler adı verilir.