Eğer yazı uzun gelecek ve okumayacaksınız, kısaca söylemek söyleyelim:
Ne demek istiyorum? önce bazı örneklerle başlayalım;
Sosyal medyada geziniyorsunuz. Karşınıza "1 ay içinde Dolar 50 TL olacak!" videosu çıkıyor. Korkarak açıyor ve izliyorsunuz. Anlatılanlar, genelde belli bir görüşte olan ekonomistlerin başka şeyler söylemek için daha çarpıcı olan bir başlık kullanmaları oluyor. Açıkladıkları hiçbir şey bugün bildiğimiz şeylerden farklı değil. Ona göre poziyon alıyorsunuz. Aradan 1 ay geçiyor 16,50'den aldığınız dolar 17.35 olmuş evet artış var ancak başka bir varlığa yatırım yapsaydınız çok daha fazla getiri elde edebilirdiniz.
Pandemi başlamış, bütün insanlık bir panik içerisinde, herkes evlerinde oturmak zorunda, karantina uygulamaları başlamış. Haberlerde artık ofislerin ve şehir merkezindeki evlerin değer kaybedeceğini izliyorsunuz. Mantıklı geliyor. Ne de olsa artık insanlar bu kaygılarıyla ofislerde ve kalabalık yerlerde bulunmak istemeyecekler. Şehir dışında bir ev almak istiyorsunuz, planlarınızı ona göre yapıyorsunuz. Aradan 2 sene geçiyor, gayrimenkul fiyatları şehirlerde 2 katına çıkıyor. Şehir dışı yerlerdeki gayrimenkuller göreceli olarak ulaşım maliyeti arttığı için değer kaybediyor.
Dünya ekonomilerinin sürekli olarak gerilediğini ve bir krize doğru gittiğini izliyorsunuz. Her yerde birçok yorumcu her şeyin daha kötü olacağını merkez bankası sistemlerinin çöküşe girdiğini söylüyor. Artık paradigma değişiyor daha merkezi olmayan bir finansman olacak deniyor. Hemen kripto para piyasasına yatırım yapıyorsunuz. Bununla birlikte twitterda birçok fenomen NFT diye dijital varlıklardan bahsediyor. Herkes milyonlar kazanıyor. Derhal elinizdeki kripto paranızla yine kripto varlık ediniyorsunuz. Aradan 6 ay geçiyor, kripto borsaları ortalama %50 düşüyor, aldığınız NFT'lerin değeri nerdeyse sıfıra iniyor.
Her yerde "dijital dönüşüm" üzerine yazılar okumaya ve videolar izlemeye başlıyorsunuz. Şirketinizi bu yönde dönüştürmek için derhal bazı süreçleri çevrimiçi yapıyorsunuz. Yeni pahalı yazımlara yatırım yapıyorsunuz. Aradan 1 sene geçiyor. Çalışanlarınız çoğu o yazılımları verimli olarak kullanmıyor. Kullananlar ise sadece birkaç özellik dışında asıl önemli olan işlevleri bilmiyor. Yaptığınız yatırımın birçoğu boşa gitmiş oluyor.
İnsanın en büyük isteklerinden bir tanesi mümkün olduğunca geleceği ön görmek ve belirsizlikleri ortadan kaldırmaktır. Sanırım burada çoğumuz hemfikiriz. Belirsizliği ortadan kaldırmak için birkaç yöntemimiz var. Basitçe listelemek gerekirse;
Bütün bunları yapmadan önce şunlara benzer sorular sorarız:
Şimdi gelelim hem YÖNTEMLERİMİZLE hem de SORDUĞUMUZ SORULARLA ilgili olan problemlere
YÖNTEMLERLE İLGİLİ PROBLEM
Geçmişte elinizde X kadar veri vardı. Yani o gün alınan kararlar X veri ile alındı ve onun sonuçları yaşandı. Bugün elinizde X(geçmişten gelen)+Y(bugün elinizde olan) kadar veri var. Yani veri daha fazla, siz geçmişi X+Y veri ile değerlendirerek X+Y+Z verinin olacağı bir geleceği tahminlemeye çalışırsanız yapmış olduğunuz tahmin çok sınırlı olur.
Okuduğunuz yeni bir kitap, yorum ya da makale ana akım platformlarda yayınlanmış ise o bilgi artık işlevini yitirmiştir. Şöyle düşünün o bilgi ya da veri oraya gelene kadar ne kadar zamanlık bir filtreden geçmiştir? Bir iş kitabı yazarı bildiklerini önce yaşar, sonra ondan dersler çıkarır sonrada yazmaya başlar. Yazısı bittikten sonra yayınlanması için belli bir süre geçer. Yine ekstra bir sürede o yazının ya da bilginin size ulaşması için geçer. Bu kadar ertelenmiş bir bilgi sizin geleceği tahmin etmenizi ya da ona göre strateji geliştirmenizi sağlamaz. Faydası olmadığını söylemiyorum her bilginin faydası vardır ancak onu sadece geleceği projekte etmek için kullanırsanız büyük ihtimal ile hata yapmış olursunuz.
Kendi güdülerinize güvenerek geleceği tahmin etmek yukarda yazdığım yanlışlar arasında en büyük olanı sayılabilir. Hiçbir insan gelecekteki duygularını tahmin edemez. Bugün yaptığınız içgüdüsel gelecek tahminleri bugün yaşadığınız gerçekliğe ve ruh halinize bağlıdır. Bu tahmin objektiflikten çok uzaktır. %100 objektif düşünmek neredeyse imkansızdır ancak ne kadar nesnel olabilirsek gerçeği o kadar net görebiliriz. Bu yüzden kişisel iç güdüler yeterli olmamasının yanında zarar verici bile olabilir.
GELECEKLE İLGİLİ SORDUĞUMUZ SORULARLA İLGİLİ PROBLEM
Yukardaki işlevsiz soruların ortak noktası geleceği tahminleme kaygısını belirten "ne zaman olacak" öbeğinde gizilidir.
Birincisi, buna dünya üzerinde kimsenin cevap vermesi şu an ki teknolojik koşullarla mümkün değildir. İkincisi, bir riskin ne zaman gerçekleşeceğinin cevabı bile olsa, örneğin 63 gün sonra dolar 20 TL olacak dediğimizde bütün piyasa oyuncuları bu bilgi artık ortada olduğu için ona göre hareket edecek ve bizim avantajımızı ortadan kaldıracaktır.
Bütün bunların sonucunda demek istediğim asla okumayın, analiz etmeyin, incelemeyin demek değil. Yazıyı buraya kadar okuyan çoğu kişinin kafasında "iyide ne yapmamız lazım" sorusunu duyar gibiyim. Kitap okumalısınız, yeni bilgi elde etmelisiniz, yorumcuları farklı bakış açıları ile dinlemelisiniz. Bunda bir sorun yok. Ancak bütün geleceğin bir iki kitap, makale veya bir yorumcunun söyledikleri ile şekilleneceğini düşünmek ve ona göre hareket etmenin doğru olduğunu düşünmüyorum.
Kısaca tavsiyelerim şu şekilde;