ACILARIMIZ VE SORACAK SORULARIMIZ ÇOK…

Bu sayıda yıkılan bir memleketin evladı HATAY’lı ve yakınlarını çocukluk arkadaşlarını kaybetmiş biri olarak yazmaya çalışacağım…

Evet çok acılı bir ayı geride bırakıyoruz. Sevdiklerimizi, acı tatlı ne varsa birlikte yaşadığımız hatıraları, çocukluğumuzu, doğup büyüdüğümüz, sokaklarında yürüdüğümüz, üzerinde hayaller kurduğumuz şehirleri depremle birlikte geride bırakıyoruz. Evet hepimiz çok acılıyız, yaralıyız, isyan ediyoruz. Acaba bir canımızı daha neden kurtaramadık? diye… Depremin ilk anından itibaren neden, neden, neden soruları hep kafamızda dönüp duruyor…

Gerçekten coğrafya kaderiniz mi? Bu kaderi değiştirmek, kaderinizi kendi elinize almak mümkün değil mi? Tabi ki mümkün! Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Coğrafyanızı da kaderinizi de kendiniz şekillendirebilirsiniz. Çünkü yaşadığınız coğrafyanın size sunduğu nimetleri ve külfetlerini biliyorsunuz, bilmek zorundasınız. Kaderimizi değiştirmek için ya coğrafyamızı değiştireceğiz ya da kendimizi… Coğrafyamızı değiştiremeyeceğimize göre, kendimizi değiştirmek zorundayız…

O kadar ali-cenap ve yardımsever bir milletiz ki… Dünyanın neresinde olursa olsun kimin ihtiyacı varsa Türk Milleti olarak her zaman yardıma koşarız. Ülkemizde bir felaket olduğunda kimseden talimat beklemeden hemen harekete geçeriz. Ama gel gelelim aynı hızlı hareketi ilgili kurumlardan göremeyiz. Felaket anları için hazır olması gereken kurumları, tam da ihtiyacımız olduğu gün sahada göremeyince sormayacak mıyız? Organizasyonsuzluğu görüp eleştirmeyecek miyiz? “AFAD, neden vatandaşın derdine derman olamadın” demeyecek miyiz? Tabii ki diyeceğiz. Demeliyiz de... Çünkü yüreğimiz yangın yeri, herkes gibi bizim de soracak birçok sorularımız, dile getirilecek itirazlarımız var. Ama belki o gün şimdi değil. Şimdi yaraları sarma günü. Geleceği inşa etme zamanı.

Bu depremler bize ders olmalıdır. Sadece depremde yıkılan bölgelerde değil ülke genelinde yapılacak binalarda bundan sonra bilâ istisna bilimin emrettiği kurallar behemehâl uygulanmaya konulmalıdır. Sektör özelinde ise haberleşme altyapısıyla ilgili strateji ve regülasyonlar bir an evvel hayata geçirilmeli, acil durumlarda halkın ikaz ve bilgilendirilmesine, afet durumlarında kesintisiz haberleşme için enerji devamlılığı ve güvenliğine yönelik tedbirler devreye alınmalıdır.  Haberleşme sektörünün en önemli sorunlarından bir diğeri ise geçiş izinleridir. Bu ve benzeri sorunlar haberleşme sektörünü ve dolayısıyla ekonomiyi olumsuz etkilediğini hepimiz biliyoruz.

Devlet ricalinin depremin etkilediği bölgelere yönelik yeni teşvikler alması gerekmektedir. ICT sektörü için özel teşvik modelleri uygulanmalıdır. Siparişe dayalı teşvik paketlerinin depremle yıkılan illerde etkin kullanılması depremin ardından yaşanan göçleri tersine döndürecektir. Böylece sadece şehirlerin değil ekonominin de tekrar ayağa kalkmasına katkı sunulacaktır. Bölgeye yönelik hepimizin farklı düşünceleri muhakkak vardır. Sektörler bazında fikirler alınarak uygulamaya geçilmesi yerinde olacaktır. Bölgede ekonomiyi bir an evvel ayağa kaldırmamız, göç eden insanlarımızı tekrar yerlerine, yurtlarına, memleketlerine geri getirmemiz gerekiyor.

Deprem ile birlikte özellikle HATAY üzerinde komplo teorileri havada uçuşuyor. Evet HATAY yerle bir oldu. Demografik yapısı üzerinden birtakım çalışmalar da yürütülmek istenecektir. Bu noktada kamu görevlilerinin uyanık olması, devletin bir takım oldu bittilere izin vermemesi gerekiyor.

Depremin hemen ardından ICT sektörü insiyatif alıp kendi başına birtakım çözümler geliştirdi. Yardımlarda yarıştılar. Sektörümüz özelinde elini taşın altına koyup çalışan, teknisyeninden, sabahlara kadar yazılım geliştiren yazılımcılarımıza, haberleşme kesintiye uğramasın diye arka planda ki can siperane çalışan sessiz kahramanlara, maddi manevi desteklerini esirgemeyen tüm halkımıza sonsuz teşekkürler. İlk günden itibaren bölgeye koşan bir kişiyi anmadan geçersem haksızlık olur. Mustafa TOPÇU kardeşimizin gayretlerini sahada ki kısık sesini, yanık tenini görmenizi isterdim. Emeklerine, gayretlerine sonsuz teşekkürler…

ICT MEDIA’daki çalışma arkadaşlarıma ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Onlarda bizlerle beraber depremzedelere canla başla destek olmaya, işin ucundan tutmaya gayret ettiler.

Mart sayımızda öncelikli konu olarak depremi Yakın Plana aldık. Dergimizin yazarlarından Suat Baysan, yardım için gittiği deprem bölgesinden gözlemlerini paylaşırken, Dr. Yenal Arslan depremde kesintisiz iletişimin önemine dikkat çekti. Taylan Demirkaya deprem afetlerinde fayda sağlayacak girişimler hakkında bilgi verirken Adnan Pehlivan ise, Editörden Notlar’da başta Hatay olmak üzere depremle yıkılan illere “ayağa kalk!” diye seslendi. Yeni sayımızda ayrıca KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Prof. Dr. Erhan Arıklı ile deprem öncesi yaptığımız röportaj ile Nart Bilişim Hizmetleri Kurucusu ve Genel Müdürü Taha Yaycı ile yaptığımız görüşmeye de yer verdik. Yeni sayımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyorum.