YAPAY ZEKA TARAFINDAN OLUŞTURULAN İÇERİĞİN ETİĞİ: YARATICILIK VE ÖZGÜNLÜK ARASINDA BİR DENGE BULMAK

Yapay zekanın müzik, güzel sanatlar, gazetecilik ve reklamcılık gibi yaratıcı alanlarda artan rolü, zengin fırsatlar sunuyor, ancak aynı zamanda güvenilirliği ve insan yaratıcılığı üzerindeki olası etkisi konusundaki etik kaygıları da artırıyor. Yapay zekâ tarafından oluşturulan içerik ile insan yaratıcılığı arasında bir denge bulmak, güvenilirliği sağlamak ve insan yapımı çalışmanın değerini korumak için çok önemlidir. 

Bu yüzden bu makale hem benim hem de GPT-4’ün bana verdiği fikirler ve tutumlar çevresinde hazırlanmıştır. Online araçlarda bu yazıyı test ettirdiğimde %70 insan %30 yapay zekâ tespiti yapılmıştır. Benim şahsi fikrim bu araçların kesinlikle işimizi kolaylaştırmak adına kullanılmasıdır. Ancak yazarların dürüstlük açısından yapay zekâ ile oluşturduğu içerikleri nasıl desteklediklerini ve hangi komutlarla oluşturduklarını belirtmeleri gerekmektedir. Ben bu içeriği oluştururken temel konumu “yaratıcı yapay zekâ” olarak belirledim. Sonrasında GPT-4’e “Bana Yapay Zekâ Tarafından Oluşturulan İçeriğin Etiği hakkında 350 kelimelik bilgilendirici bir makale yazar mısın?” Şeklinde komut girdim. 

Yapay zekâ algoritmaları artık insan çalışmasına çok benzeyen içerikler oluşturarak sanatçıların ve tasarımcıların yeni fikirler üretmelerine ve çalışmalarının olanaklarını keşfetmelerine yardımcı olabilir. Bununla birlikte, yapay zekayı yaratıcı çabalarda kullanmak, mevcut veri kümeleri ve algoritmaların doğasında bulunan özgünlük, güvenilirlik ve önyargı hakkındaki endişeleri arttırdığını düşünüyorum. 

Gazetecilik ve reklamcılık gibi doğruluğun ve orijinalliğin önemli olduğu sektörler, yapay zekâ tarafından oluşturulan içerik ile insan tarafından oluşturulan iş arasında ayrım yapma konusunda zorluklarla karşılaştığı bir dönemden geçiyoruz. Örneğin, The Washington Post, 2019 depremiyle ilgili yapay zekâ tarafından oluşturulmuş bir haber yayınladı ve bu tür içeriğin gerçekliği ve insan gazeteciler üzerindeki etkisi hakkında soru işaretleri uyandırdı. Benzer şekilde, Samsung'un 2018 reklamında yapay zekâ tarafından oluşturulmuş bir Mona Lisa portresi kullanması, sanat eserinin özgünlüğü ve insan yaratıcılığının rolü hakkında tartışmalara yol açtı.

OpenAI’ın Jukebox tarafından oluşturulan şarkıları gibi, yapay zekâ tarafından üretilen müzik de insan ve makine yaratıcılığı arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor ve müzik üretimine insan katılımının geleceği hakkında sorular ortaya çıkarıyor. Ek olarak, yapay zekâ tarafından üretilen içerikteki ilerlemelerin reklamcılık, tasarım ve müzik prodüksiyonu gibi sektörlerdeki işleri yerinden edebileceğine dair endişeler giderek artıyor. 

Bu endişeleri gidermek için, yapay zekayı insan yaratıcılığını geliştirmeye yönelik bir araç olarak düşünmek önemlidir, bir yedek olarak değil. Şeffaflık, yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriğe güveni sağlamanın anahtarıdır. Tüketicilerin, yapay zekâ tarafından oluşturulan içerikle etkileşime girerken bilgilendirilmeleri ve bunu insan tarafından oluşturulan çalışmalardan ayırt edebilmeleri gerekir. Ben de yukarda bu konudaki açıklığımı dile getirerek bunu örneklendirmek istedim. 

Özetle, yapay zekâ tarafından üretilen içerik, yaratıcı endüstride devrim yaratma potansiyeline sahiptir, ancak aynı zamanda önemli etik soruları da gündeme getirmektedir. Yapay zekâ kullanımını insan yaratıcılığıyla dengelemek ve şeffaflığı teşvik etmek, yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriğin orijinal kalmasını ve yaratıcılarının amacını yansıtmasını sağlar. Yapay zekâ tarafından üretilen içeriği çevreleyen etik kaygıları ele alarak, içerik toplumun yararına sorumlu bir şekilde kullanılabilir.