KURUMLARDA VE GİRİŞİMLERDE BAŞARILI BİR İNOVASYONCU OLMAK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR?

İnovasyonun hem ülke ekonomisi için hem tükenmişlik sendromu yaşayan çalışanlar için, hem rekabet avantajı yakalamak isteyen şirketler ve girişimciler için ne kadar önemli olduğunu daha önceki yazılarımda birkaç kez dile getirmiştim. Ülkemizde birçok panele, çalıştaya ve eğitimlere katılıyorum, inovasyon kavramı üzerine çok fazla konuşuluyor ancak kimse nasıl harekete geçeceğini tam olarak bilemiyor. Açıkçası ben inovasyon için “özel” bir hareket planı veya strateji olması gerekliliğini sorguluyorum. Çünkü inovasyonu bu şekilde bir uygulama planı gibi düşündüğümüzde uzun uzadıya yapılan onlarca toplantı, birkaç göstermelik etkinlik veya organizasyon ile geçiştiriyoruz. Sonucunda açıkçası inovasyon ne kurucuların ne de çalışanların çok umurunda oluyor. Peki inovasyonu daha verimli bir şekilde yapabilmek için kurumlar ve girişimler nelere dikkat etmeli?

Yenilikçi çalışanlarınızı küstürmeyin:Kurumlar doğal olarak belli kurallar ve prosedürler üzerinde işliyor. Genellikle kimse bunu sorgulamıyor. 5+1 Girişimci zihin yapısı modelimde belirttiğim gibi ilk aşama aslında “düşün” aşaması es geçiliyor. Düşünme özellikle ülkemizde prim yapmıyor bunun yerine eldeki işin en hızlı şekilde bitirilip topun karşı sahaya atılması daha çok önem taşıyor. Belki sizde sanki sizi kurumda herkes durdurmaya çalışıyormuş gibi hissetmişinizdir. Düşünen ve yenilikçi fikirlerle gelen takım üyelerine yardımcı olmak, hiç görmediğiniz ve tahmin etmediğiniz süreçlerinizi verimli yapabilir ya da harika ürünler üretmenizi sağlayabilir.

Bilmediğini engelleyen yönetici olmayın: Çoğu yönetici hakkında fikri olmayan şeyler ile ilgili tavsiyeler geldiği zaman ilk tepki olarak karşı çıkıyor. Açık bir zihinle dinleyip değerlendirmek yerine kendi rutinlerini ve konfor alanlarını korumayı tercih ediyorlar.

Sadece “inovasyon", sadece hiçbir şey yapmamaktan daha iyiyse harekete geçmeyi düşünmeyin: Girişimciler ve şirket yöneticileri inovasyonu sadece hiçbir şey yapmamayı daha büyük risk olarak gördükleri zaman dikkate almamalılar.

Kurucular/yöneticiler inovasyonu kontrol altına almak istememelidirler: İnovasyon doğal olarak bir deneme yanılma süreci içeriyor. Normal bir rutine göre çok daha riskli olduğu için bu riski düşürmeye çalışmak inovasyonun kendine aykırı olduğu için süreci olumsuz olarak etkiliyor.

İnovasyonculara hem odaklanma hem de özgürlük fırsatı sunulmuyor: Evet biliyorum çok işimiz var, bu kadar işimiz varken bir de riskli olan inovasyonla neden uğraşalım. Kimse üzerine ek bir yük almak istemiyor. Ancak işte tam bu noktada tükenmişlik sendromu başlıyor ve şirket rekabet avantajlarını kaybediyor. Yukarıda belirttiğim gibi düşünmek için herkesin zamana ihtiyacı var. Bu otonom ruh halini örgütte yaratmak büyük önem taşıyor.

İnovasyon bir kişi ya da departman değil bir zihin yapısı olduğu kabul edilmiyor: İnovasyon uygulamaları üzerine sunum yaptığım bir panelde katılımcılardan bir tanesi “biz çok güzel inovasyon yapıyoruz” şeklinde bir geri bildirim yapmıştı. İnovasyonu “kahve veya çay yapmak” gibi değerlendirmek veya pazarlama Ar-Ge gibi bir departmanın sorumluluğuna bağlayıp sadece oralarla bağdaştırmak yine inovasyonun doğasına aykırı oluyor.

İcadı tek kişi yapabilir ancak inovasyonu tek başınıza yapamazsınız: Aklına güzel fikir gelen biri becerileri de yeterli ise bir ürün icat edebilir. Ancak inovasyon için bu icadın yayılması kullanılması, ticari ve sosyal açıdan faydalı olması gerekiyor. İnovasyon bu haliyle tek kişinin işi olmaktan çıkıyor.

En iyi inovasyoncuların ihtiyaçlarına cevap arayanlar olduğunu unutmayın: Manisa’da katıldığım bir toplantıda 35 yıldır müteahhitlik yapan bir aile şirketi sahibi “inovasyon falan bilmem, benim sıktığım somunu 3 kuruş yerine 1 kuruşa sıkan bir şey yaparsanız hem kullanırım hem de alırım!” demişti. Bence bu cümle demek istediğimi ve inovasyonun ne olduğunu çok iyi anlatıyor.

İnovasyonu sadece “iyi zaman” geçirme aracı olarak gören yönetici olmayın: Özellikle kurumlarda inovasyon farklı bir eğitim gibi, eğlence gibi görülüyor. Çalışanların motivasyonu üzerinde kısa vadede olumlu etkisi olduğu için tercih ediliyor. Ancak ilk krizde ilk terkedilen şey yine inovasyon uygulamaları oluyor.