Ağustos, Türk tarihi için ne kadar önemli bir ay ise Ekim’de o derece kıymetlidir. 2023, Cumhuriyetimiz için önemli olayların yıl dönümü. Ülkemizin tapu senedi Lozan Sulh Muâhedenâmesi’nin imzalanmasının 100. yılı. İşgallere, yokluklara, zorluklara ve bir o kadar da hainliğe rağmen başarıyla tamamlanan bir mücadelenin ardından 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi. Her ne şekil ve surette olursa olsun, halkın kendi seçtikleri ile yönetilme iradesidir cumhuriyet. Görünen o ki Cumhuriyetimiz 100. yaşını biraz buruk kutluyor. Keşke devletimiz, devleti idare eden hükümetimiz bu anlamlı yılı dolu dolu kutlasa, cumhuriyeti ve faziletlerini topluma daha çok anlatsaydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun. Devletimiz payidar olsun, ilelebet yaşasın…
Devletimizin payidar olması ve yaşaması için bizlere düşen sorumluluklar yok mu, tabi ki de var. Bu sorumlulukların başında çalışmak, çalışmak, çalışmak ve değerlerimize sahip çıkmak geliyor. Bu değerlerimizin başında ise devletimizin dili, dilimiz Türkçe yer alıyor.
Yapay zekanın tarihçesine bakarsak ilk olarak 1642 yılında Blaise Pascal’ın ilk hesap makinasını bulması ile başlayan bir yolculuk görüyoruz. 1943 yılında Neural Networks kavramının ortaya atılması, Alan Turing’in 1950 yılında makinelerin ne kadar akıllı olduğunu belirleyen Turing Test Metodu bu yolculukta önemli duraklar. “Yapay Zekâ” kavramıyla ise 1955 yılında tanıştık. O günden bu yana birçok bilimsel çalışma oldu. 2000’li yıllarla birlikte bilgisayarlar hayatımızda daha fazla yer almaya, yapay zekâ teknolojileri ise hayatımızı daha fazla etkilemeye başladı.
Peki dünyada bunlar yaşanırken bizim güzel ülkemizde bu alanda çalışma yapılmış mı? Büyük bir öngörüyle 1958-59 öğretim yılında Cahit Arf’ın Atatürk Üniversitesi’nde “Makine düşünebilir mi? Nasıl düşünebilir”konulu konferanslar verdiğini görüyoruz. Bu öngörünün devam etmesi gerektiğini düşünenlerdenim….
İnternetle birlikte veri miktarı her geçen gün artıyor. Bu verilerin hayatımızı kolaylaştıracak şekilde kullanılabilmesi için yapay zekâ destekli uygulamaların geliştirilmesi gerekiyor. Bu noktada dil işleme teknolojileri öne çıkıyor. Üretilen dokümanların insan hayatını kolaylaştıracak şekilde kullanılabilmesinin yolu biçimsel dil işleme sürecinin etkin şekilde devreye alınmasından geçiyor. Bunun Türkçemiz için ciddi fırsatlar doğurduğu aşikâr!
Konu Türkçe olduğunda hemen bir itiraz geliyor: “Türkçe çok zor bir dil. Ekleri, kelime anlamları çok çeşitli ve bunları kod haline getirmek imkânsız.” Zaten önemli olan da bu. Duygularımızı ifade ederken bir kelimeyi çok farklı anlamlarda kullanabiliyoruz. Peki bu çeşitliliği ve güzelliği neden biçimsel dil kodlama sürecine işleyemiyoruz? Bunun mümkün olabileceğini ve bizim insanımızın kolayca başarabileceğini görebiliyorum. Bizler karmaşık problemleri seven, matematik temelli bir dile sahip olup bununla düşünen bir toplumuz. Kısaca vurgulamak istediğim şu: Yapay zekanın bize katkı sağlayacağı öncelikli alanlara bakalım. Dil işleme, görüntü işleme, coğrafi bilgi sistemleri öncelikli alanlar olarak tercih edilmesi halinde çıkacak ürünlerin diğer dillere uyarlanması emin olun çok daha hızlı ve başarılı olacaktır. Buradan hareketle; Dijital Dönüşüm Ofisi’nin yapay zekâ çalışan firmalarımızla bir strateji ve politika belirlemesi, bunu da eyleme koyarak alanda çalışan şirketleri pozitif ayrıcalık sağlaması yerinde olacaktır. Yeni atanacak Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofis yöneticilerinin bu hususu göz ardı etmemeleri önemli. Tabi burada küçük bir ayrıntı da söz konusu: DDO konusunda Sayın Cumhurbaşkanı’nın başka bir tasarrufu olmaz da Ofis yoluna devam ederse!
Dijital dönüşümde ülke olarak başarılı olduğumuzu kabul edelim. Aracınızla yolda gideren hasbel kader trafik cezası yazılmışsa, bu ceza ofisinize varana kadar e-devlet sisteminize düşüyor. Buna inanın çünkü bu başıma geldi. O zaman soru şu; e-devlet çözümleri neden ticarileşemiyor? Bu noktada temel bir sorunsalımızın olduğunu gözlemliyorum. Nedir derseniz? Kurumlarımız kendi projelerini kendi istihdam ettiği personelle gerçekleştirmek arzuları gibi geliyor bana! Dijital Dönüşüm Ofisi yolunda devam edecek olursa muhakkak bu konuya bir çözüm sunması gerekiyor…
Dijital Dönüşüm Ofis Başkanlığından Turkcell gibi güzide bir operatörümüzün Genel Müdürlüğüne atanan Sayın Ali Taha Koç’a ile Demirören Medya Grubu Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine atanan yardımcısı Sayın Yavuz Emir Beyribey’e yeni görevlerinde başarılar diliyorum.
Bu sayıda; teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte otomotiv sektöründe yaşanan büyük dönüşümü Ayın Konusu dosyasında ele aldık. Ayrıca Cumhuriyet döneminde bilgi iletişim teknolojileri alanında ülkemizde yaşanan gelişmeleri Yakın Plan’da inceledik ve 100. Yılın kronolojisini çıkardık. Kuruluşunun 25. yılını kutlayan Technopc’nin Genel Müdürü Murat YÜCEL ve dijital taşımacılık platformu Diginak.com’un CEO’su Oğuzhan KARACA ile yaptığımız röportajların da dikkatinizi çekeceğini düşünüyorum. Yazarlarımızın değerli yorumları ve sektörün gündemini tutan haberlerin yer aldığı Kasım sayımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyorum.