Yerli ve milli çözümlerdeki en önemli gelişmeleri elektronik harp ve siber savunma olarak ikiye ayırabiliriz. Deniz ve kara unsurlarının makine öğrenimi ve bilgisayarlı görüş ile otomatik hedef takip platformlarından donanmanın sinyal karıştırıcılarına kadar birçok çözüm artık yerli ve milli olarak uygulanıp entegre edilmektedir. Canlı video görüntülerindeki objeleri ve cisimleri tanımlama sistemleri ve cisim hızı hesaplamalarıyla savunma sistemleri anlık karşılık verebilmektedir. Bu sistemlerin yerli ve milli olarak geliştirilmesi ulusal güvenlik için hayati önem arz ediyor. Dünyanın en büyük savunma ihracatçılarından biri olmamızın sebebi yerli katma değerler üretebilmemizden kaynaklanmaktadır.
Donanmaların su üstü unsurlarının saldırılardan korunmaları için geliştirilen Elektronik Harp Suit’leri saldırganları radyo frekansı manipülasyonu ile konum aldatma ve sinyal gürültüleri ile fırlatılan füze ve torpidoların iletişimini şaşırtma kabiliyeti sunmaktadır. Elektronik harp çözümleri hava ve kara unsurları için de geliştiriliyor. Otomatik tanımlama ve tehdit algılama sistemleri sınır karakollarında ve İnsansız Hava Araçları ve silahlı versiyonlarında da kullanılmaktadır.
Yüksek Çözünürlüklü Yer Gözlem Uydularımızdan sonra TÜBİTAK ile geliştirilen Göktürk-3 Sentetik Açıklıklı Yer Gözlem (SAR – Synthetic Aperture Radar Earth Observation Satellite) uydumuz yakında göklerden keşiflere ve gözlemlemelere başlayacak. Yerli ve milli yazılımlarla ve parçalarla geliştirilen bu uydumuz sabah-akşam fark etmeksizin yüksek çözünürlüklü görüntüler ile yüz tanımlaması bile yapabilecek. Sentetik açıklılık sayesinde bulutlardan, sis ve yağmurlu havalardan görüntü kalitesi etkilenmeyecek. Makine öğrenimi ve yapay zekâ modülleri ile aktarılan görüntülerden yer unsurlarının hareketleri ve davranışları modellenebilecek.
Nükleer tehditten sonra ikinci en büyük tehdit olarak dile getirilen siber saldırılara karşı kurulan siber savunma merkezleri ve komutanlıklar sayesinde yabancı menşeli çözümlerle entegre edilen sistemlerdeki güvenlik açıklarının veya arka kapılarının keşifleri ve bunlar için karşı savunma çözümlerinin geliştirilebilmesi sağlanacak. STUXNET virüsü ve güncel versiyonları olan TRITON ve IRONGATE gibi endüstriyel tesisleri hedef alan çağımızın siber silahlarından koruyacak geliştirmeler yapılması gerekmektedir. Yetkisiz uzaktan kontrol izinlerinin silahlaştırıldığı ve politik kozlar olarak kullanıldığı bu yeni çağda daha yeni medyaya sızdırılan ve milyarlarca elektronik cihazı etkileyen SPECTRE ve MELTDOWN gibi güvenlik açıkları bu bahsi geçen tehditleri pekiştiriyor. Bahsedilen güvenlik açıkları 1995’den bu yana bütün üretilen işlemcileri etkilemektedir, işletim sistemleri fark etmeksizin ve işletim sistemi şirketleri verimli çalışan bir güvenlik yaması güncellemesi bile müşterilerine sunamadı. Savunma Sanayinin öncülüğünde milli ve yerli siber güvenlik şirketlerinin ekosistemini oluşturup büyütmesi gerekiyor. Bu yeni dijital çağda saldırılar bulunduğumuz fiziki boyutu ciddi bir şekilde etkilemeye başlayacak. Akıllı şehirlerin ve nesnelerin internetine bağlı cihazların ve işlemcilerin güvenlik denetiminden geçirilmesi ve gerekli testlerin yapılması gerekecek. Yabancı ülkelerin siber silahlarının ifşa edilip WannaCry gibi virüslerin geliştirilmesi kolaylaştıkça zararlı yazılımların bu sene ciddi bir artış göstermesi beklenmektedir. Savunma Sanayinde siber güvenlik çözümlerinin geliştirilme ihtiyacı her geçen gün artacaktır.